Paylaş
SÖZDE Ermeni soykırımı iddialarını araştırmakta geciktik.
Ayağımıza basılınca yaygarayı basıyoruz:
- Haksızlık yapılıyor. Tarihi gerçeklere uymuyor...
Uyuyor ya da uymuyor...
Önce, belgeleri inceleyerek tarihi gerçekleri ortaya koymamız, sonra da, her ortamda enine boyuna tartışmamız gerekiyor.
* * *
Bu konuda televizyondaki programların artmasına seviniyorum.
Asıl tehlike, dünyanın dört bir yanında hazırlanan tuzaklarda yatıyor.
Pek çok ülkede bu tür hazırlıkların olduğu belli oldu.
Zaten, Ermenistan Cumhurbaşkanı Koçaryan da Paris'te mesajını verdi:
- Hukuken toprak talebimiz yoktur, ama fertlerin talepleri olabilir.
Bunun tercümesi nedir?
- Ey Ermeni diasporası, bakınız, şu anda artık bir yasanız da oldu. Yani Türkiye'den tazminat talebinde bulunabileceğiniz aşamaya geldiniz.
ASALA olayını araştıran yazar Ercan Çitlioğlu, BRT'de, benim programımda bu gerçeği açıkladı. Dün de Münih'te, Alman-Türk Federasyonu'nda anlattı:
- Koçaryan, hukuken talebimiz yok ama fiilen olabilir, demeye getiriyor.
ABD'de geçen hafta yapılan, 'Ermeniler Kurulu' toplantısında, bir Eyalet Mahkemesi'nden çıkacak kararın Fransa'daki yasaya dayanak olacağı söylendi.
Çitlioğlu, bir acı gerçeği daha vurguladı:
- Dışişleri Bakanı İsmail Cem haklı. Bu bir postmodern faşizmdir. Faşizm denince, bugün artık gamalı haçlarla yürüyen veya kara gömleklerini giyerek 'Yaşa Mussolini' diye bağıranları görmek mümkün değil.
- Türkiye şu anda, düşünsel bir soykırımın kurbanıdır. Soykırım dendiği zaman; ille bir ırkı, dinsel ya da etnik bir grubu yok etmeye yönelik bir kavram gibi algılamayalım. Kanada'dan Avustralya'ya, Rusya'dan Arjantin'e, Fransa'dan İtalya'ya uzanan çok geniş cephede, düşünsel soykırıma tabi bir millet durumuna düştük.
- Soykırım, zamanaşımına bağlı bir suç değil. Torunlarımız, ataları soykırım suçunu işlemiş bir ırkın mensupları olarak dünyaya gelecekler...
Böyle bir şeyi kabullenmek mümkün mü? Ancaak...
- Kimse, 1915'te hiçbir şey olmadı, demiyor. Birtakım olaylar olmuştur ama, savaş koşullarında olmuştur. İki taraftan da hayatlarını kaybedenler olmuştur. Fakat, bunları asla bir soykırım içinde görmek mümkün değildir.
Batı'nın tuzağında, işte bu düşünsel soykırım olgusu da yatıyor.
* * *
Hulki Cevizoğlu bize, genç bir araştırmacıyı tanıştırdı.
Politika sosyoloğu Gürbüz Evren gibi; ayakları yere basan, araştırdığını somut belgelerle anlatan, dış düşmanlardan önce içimizdeki hainlere tarihi belgelerle karşı koyan, yalanların üstüne hakikat mührü basan bilgili ve ilgili genç kuşaklara ihtiyacımız var. Geleceğe umutla bakmak istiyoruz.
Ermenistan'dan Almanya'ya, oradan ABD'ye uzanan hatta ihanet kozalarını ören Taner Akçam mı? Aslında o da aydın ve namuslu bir babanın oğludur.
Ama kendi kafası bulaşıktır. Barıştırıcı değil karıştırıcıdır.
Paylaş