Paylaş
Bu ülkede her şey çok kötü gitmiyor. Ancak, asıl önemli yanlarımızı da göremiyoruz. Gerçekten çok önemli işler ve büyük etkinlikler yapılıyor.
Hafta sonunda, Diyabet Günü Paneli için Yeşilköy'e indiğimde, transit geçecek ünlü bir konuk bekleniyordu; Doktor Kristen Staehr Johansen. Dünya Sağlık Örgütü'nün Avrupa Bölgesi Kalite Kontrol Başkanı. Avrupa'nın bir numaralı etkili ve yetkili ismi. Johansen dört-beş saat kalıp uçacaktı.
Yemekte birlikte olduk. Prof. Temel Yılmaz, Prof. İlhan Satman, Doç. Şebnem Korur Fincancı, genç doktorlarımız Şehnaz Karadeniz, Ahmet Şengül ve Emel Özer ile Yelken Restoran'a gittik. Balıkları gelmeden, ‘‘Yemekte kısa bir söyleşi yapmak sizi rahatsız eder mi?’’ diye sordum. Gülümsedi, ‘‘Asla etmez, hepimiz medyanın rolünü bilerek buradayız. Diyabetik hastaların bakım kalitesini kitle iletişim araçlarıyla artırabiliriz’’ yanıtını verdi. Bayan Johansen, Dünya Diyabet Günü'nün önemini de şöyle vurguladı:
‘‘Bizler bazı olayların avantajını kullanırız. Biz Chrismas'ı kutlarız, sizler dini bayramlarınızı. Bu sırada bir araya geliriz; nereden nereye gideceğimizi tartışırız. Burada olmam geçen yıl Boğaz Köprüsü'nde diyabetli çocukların balonlu yürüyüşünün yankısıdır. Bu yüzden, 1999'da kongrenin Türkiye'de yapılması için Sağlık Örgütü'nde herkes lehinizde oy kullandı.’’
* * *
Diyabette dünya sanki uzay koşusunda. Bu yarışta ABD ve Avrupa ile aramızdaki mesafeyi sordum. Johansen'in tespitleri gurur vericiydi:
‘‘Siz artık kimsenin peşinden koşmuyorsunuz. Avrupa ve ABD'deki birçok merkez buradaki merkezlerden daha kötü durumda. Aslında her ülkede hem iyi hem çok kötü merkezler var. Burada olmamın nedeni, sizin iyi olmanızdandır. İyi yoldasınız. Sizde herkes iyi niyetle çalışıyor. Geçen ay Ankara'da Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Sedat Ünal, Tedavi Hizmetleri Genel Müdürü Cihangir Özcan ile diğer yetkililer; vakıflar, cemiyetler, lionsların bakış açısı çok etkileyici idi. Cumhurbaşkanınız da konuyla çok ilgiliniyor.’’
Johansen, veda ederken bile, ‘‘Başaracağınıza eminim. Umuyorum demeyi yersiz buluyorum ve bu nedenle iki aydır dördüncü kez sizlerle birlikte olmaktan çok mutluyum’’ diyordu.
Biz bu gelişmelerin önemini kavrayamıyoruz. Geçen ay Karadeniz ülkeleri diyabet kongresi İstanbul'da yapıldı. Milyarlar verilse ülkenin tanıtımına böyle bir katkı sağlanamazdı. Antalya'daki Dünya Ormancılar Günü, dünya medya patronlarının Türkiye'de ağırlanmaları gibi. 1999 kongresi de çok büyük fırsat. 1989'da İtalya'da yayınlanan Vincent Deklarasyonu'nda yer alan kararların nereye varabildiği Türkiye'de masaya yatırılacak. Ben diyabetle ilgili medya grubuna başkanlık edeceğim.
* * *
Johansen'in bu mesajlarıyla İzmit'teki Diyabet Dayanışma Toplantısı'na geçtim. Doçent Dr. Şükrü Hatun, asistanlığı döneminde TTB Genel Sekreteri idi. Şimdi kendini şeker çocuklara adadı. 'Diyabetli Çocukların Hakları' ve şeker çocukların öykülerinden derlediği 'Arkadaşım Diyabet' adlı iki kitap yayınladı. Çok sevinçli ve iddialı:
‘‘Kocaeli'nin Belediye Başkanı Sefa Sirmen ve Kocaelispor'dan sonra en ünlü simgesi, Diabet Araştırma ve Uygulama Derneği oldu, buna inanın.’’
Dayanışma gecesine katılan şeker çocuklarla iki yıldan beri kamplarda da birlikte olmuştuk. Salona girer girmez biliştik, hepsi yanıma koşup boynuma sarıldı. Salondan taşan cıvıltılı bir neşe yumağına döndük.
Demirel'in uyarılarına rağmen bu çocukların evde kullanacakları şeker ölçüm cihazı ve striplerin masrafını ödemeyi devlet hâlâ üslenmedi. Top artık Sağlık Bakanı Halil İbrahim Özsoy, Maliye Bakanı Zekeriya Temizel ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan'da. Sorunu onlar çözecek.
Ve ne olur, kendi gücümüzü görelim artık...
Paylaş