Paylaş
25 yıl öncesini yeniden yaşıyor gibiydik. Duygu yüklüydük... Uçup giden yılları yakalamak istiyorduk. Ama nafile! Geçen zaman geri dönmüyor. Aynı deli rüzgar esmiyor. Yüreklar kocamış, ne yapsak aynı hızla çarpmıyor.
1978 öncesi ANKA'cılar toplandık. Baş köşede, kırmızı karanfiller asılı, siyah-beyaz fotoğraflar.. Unutamadıklarımız; Sevgi Soysal, Örsan Öymen, Adem Yavuz, Teoman Erel, Uğur Mumcu... Yerleri dolmayan, özlemle andığımız ANKA'cı aziz arkadaşlarımız! Patronumuz Altan Öymen tam karşımda:
‘‘ANKA'da yazılı olmayan kurala göre, sabıkası olmayan burda çalışamaz. Niyetimiz bu değildi (!) ancak gelişmeler bizi bu noktaya getirdi.’’
Bizleri 12 Mart döneminin baskısı biraraya getirmişti. O dönemin kadrosu DEM Restoran'da buluştuk. Cumhuriyet'in İdare Müdürü Mehmet Açıktan ile işadamı Vecdi Seviğ organize ettiler. Bizim Vecdi canım, eski ANKA'cı.
Müessese Müdürümüz Eşref Erdem; şimdi CHP Genel Sekreter Yardımcısı. Çok matraktır; 1997 seçiminde de Ankara adayı idi. Bizleri köylere götürürdü. Son geziye Teoman Erel, Altan Öymen ve Uğur Mumcu da gelmişti. Önseçimde 13. oldu. Üç kontenjan kondu, 16'ya indi. CHP 15 milletvekili çıkardı ve kontenjanlardan biri Altan Öymen'di. Patronumuz!
Ajansın eti-budu ortadaydı. 1974'te ilk toplu sözleşme masasında Altan Abi ne yapacağını şaşırmıştı. İdeolojik açıdan karşı çıkamıyor, parasızlık yüzünden saçını başını yoluyordu:
‘‘Yani arkadaşlar... Sendika haklı olabilir. Ama, gazetelerin bordrosu ile bizim gücümüz aynı kefede nasıl olur bilemem ki?’’
Erdal Çetin'le ikimiz işçi temsilcisiydik. Ben, ‘‘İnsaf, Ankara Anka, adeta banka’’ dedim. Çok kızdı. Bizde kızmak var, küsmek yoktu. O beni barışık halimle sevmiş; ben de Altan abi ve nazik eşi Aysel Öymen'e hep bu yüzden saygı duymuştum. Yakın aile dostu olmuştuk.
Müşerref Hekimoğlu gelemedi. Rahatsızdı. Biz de bir davetiye imzalayıp Müşerref Ablamıza yolladık. Uluç Gürkan, sanki TBMM Başkanvekili değil de, bülten yetiştiriyordu. İstanbul temsilcimiz Ayşegül Dora, ANKA'cıları hiç unutmadı, hep sahip çıktı. Gül Önet ile Ali Polat, Gökdelen'deki çekirdek kadroda bile vardı. Hasan Cemal dış gezideydi, gelemedi. Masanın bir başında Ahmet Tan, öte yanında Füsun Özbilgen; aynı neşeli esprileriyle...
ANKA'da Dış Haberleri kuran Nuri Çolakoğlu, sırf bu yemek için gelmişti. Yemin ederim, şimdi kurup büyüttüğü NTV ve Olay TV ile evlidir (!) ve evini barkını yine unutmuştur! Süleyman Coşkun, Raşit Gürdilek ve Nursun'la hal hatırdan sonra Hayri Birler geldi. Hayri'yi görünce liseyi bitirip ajansa geldiği ilk günü hatırladım; henüz çocuktu. İlk eşi Zafer de küçücük bir kızdı. Şenol İz, Basın Müşavirliği için ayrılmıştı, şimdi emekli olmuş. Sunar, Gazete Pazar'da yemek sayfası düzenliyordu. Nazif Eksen, Turizm Müsteşarlığı'na yükselen ANKA'cıydı.
Gelemeyenler de çoktu; Hasan Cemal, Ahmet Kahraman, Hikmet Bila, İlham Kırklar, Murat Kılıçarı, Ülker Akgöl, Yaşar Gören, Zekai Durmuş, Mustafa İstemi, Yazgülü Aldoğan, Feza Aygen ve Alp Orçun.
Ne ekiptik ama, zıpkın gibi!
ANKA, benim gibi CHP kökenlilerden başlayıp, solun her renginde ve en sola kadar uzanan yelpazeydi. Sürekli tartışırdık, kavga dövüş yapmazdık. Zaman çok şeyi değiştiriyor. O dönem, 'Bu faşist yaklaşımdır' diyen olurdu. Şimdi bir ağızdan, Onuncu Yıl Marşı'nı söyleyerek nostaljiyi noktaladık.
Paylaş