Paylaş
Dün yazmaya çalıştım; ülkenin siyasi anlamda kaderini 14 ay önce yapılan yerel seçimden bugüne Halkların Demokratik Partisi’ne yönelen
3 milyonu aşkın oy belirledi.
Yine dün yazdım; genel seçimin reel anlamda yegâne kazananı HDP, diğer bütün partiler yerel seçimden bugüne gelirken ciddi sayılması gereken miktar ve oranlarda oy kaybetmiş. Çarpıcı olan seçimden başarılı çıktığı söylenen MHP’nin yerel seçimden genel seçime kadar kendi oylarının yüzde 7.8’ini kaybetmesi. AK Parti’nin 14 aylık kaybı yüzde 6, CHP’ninki ise yüzde 2.6.
HDP’ye yüzde 104’lük oy artışının nereden geldiğini sorgulamaya çalıştım dün. Çeşitli sandık çıkış araştırmalarının da bulguladığı, benim de rakamlar üzerinden giderek gördüğüm, HDP’nin 6 milyon oyunun
900 bin kadarının Kürt olmayan seçmenlerin oyu olduğu. Bu da kabaca yüzde 2 civarında bir oy ediyor. Geri kalan artı 2 milyondan fazla oy Kürt seçmenden geldi.
10 Kürt’ten 6’sı HDP’ye verdi
Yani, yerel seçimden bugüne ne oldu sorusunun temel cevabı, ülkedeki Kürt seçmenlerin yüzde 60’tan fazlasının bu seçimde Kürt siyasal hareketinin partisine oy vermeyi tercih etmesi. Daha önce bu oran yüzde 40-50 arasında değişiyor ama 50’nin üzerine çıkmıyordu.
Bu yüzde 60 hesabını da anlatmaya çalışayım. Seçim sonucunu da doğru tahmin eden araştırma şirketi KONDA’nın kurucusu ve sahibi Tarhan Erdem’e göre Türkiye’de 8 milyon civarında Kürt kökenli seçmen var. Bunların 5 milyonu aşkını bugün HDP’ye oy verdi.
Benzer bir rakamı Adil Gür’ün araştırmasında da görüyorsunuz; Türkiye’deki Kürt seçmenin yüzde 60’ının tercihi HDP olmuş bu seçimde.
Ne oldu da eskiden beri HDP ve çizgisine oy veren 3 milyon Kürt seçmen bugün 5 milyonun üzerine çıktı?
Bu sorunun cevabını verebilecek elimizde yeterli araştırma ve veri yok. Olsa olsa son 14 ayın siyasi ve ekonomik gelişmelerine bakıp spekülatif bazı şeyler söylenebilir; nitekim gazete köşelerinde, TV programlarında bunlar söylenip duruyor. Bu söylenenlerin bazıları sahadaki gerçek durumu yansıtıyor olabilir ancak elimizde yeterli araştırma olmadığı için şu an bunu söyleyebilecek durumda değiliz.
Not: Tabloda, HDP’nin bu seçimde birinci olduğu iller yer alıyor sadece; bu illerde AK Parti’nin gerilemesine baktım. Yerel seçimle ilgili oranlar, büyükşehir olan Diyarbakır, Mardin ve Van dışındaki illerde il genel meclisi sonucu, üç büyük şehirde ise ilçe belediye meclisi oylamalarının sonucudur.
5 spekülasyon
O yüzden ben de söyleyeceklerimin spekülasyon olduğunun altını çize çize kendimce bu büyük oy kaymasına sebep olduğunu düşündüğüm birkaç noktayı belirtmek istiyorum:
Sınırı aşan Kürt duyarlılığı: Türkiye’nin Suriye politikası ve genel ‘Müslüman Kardeşlerci’ tutumu, özellikle de Kobani konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Düştü düşüyor’ demesi, sınırın Türkiye tarafında Kürtler arasında ciddi bir duyarlılığa sebep olmuş gözüküyor. Belki de Kürtler, ‘Türkler ve Araplar bir olup bizi yok etmek istiyor’ diye düşünmüş olabilirler.
Çözüm sürecine prim: HDP’nin gerek PKK’yla ve gerekse şiddetle olan mesafesi ülkedeki canlı tartışma konularından biri. Ancak bu partinin özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminde Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı’na aday olmasıyla başlayan ‘Bir daha şiddet olmayacak’ sembolizmi Kürtlerden destek görmüşe benziyor; HDP’ye verilen bu Kürt oylarını ‘Şiddete bir daha geri dönmeyin, biz de sizi ödüllendirelim’ mesajı gibi okumak da mümkün.
AK Parti’nin devlet partisi olması: Kürt seçmenler uzunca bir süreden beri devletle ve resmi ideolojiyle arasında mesele olan partileri tercih ediyorlar. 90’larda Refah Partisi bölgede böyle yükseldi; AK Parti 2007’de en yüksek noktasına böyle ulaştı. Ama zaman içinde, özellikle de çözüm sürecinin yürütülme biçimiyle birlikte ‘AK Parti de devlet partisi mi oldu’ eleştirileri yükseldi. Kürt oylarının AK Parti’den kopup HDP’ye yönelmesinde bu da önemli bir faktör olabilir.
AK Parti bölgede marjinalize oldu: 2007 genel seçiminden itibaren Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da bugün HDP’nin birinci çıktığı illere baktığımızda, AK Parti’nin pek çok yerde marjinalize olduğunu, yok olma noktasına yaklaştığını görüyoruz. Geçmişte Tayyip Erdoğan, ‘Kürtlerin temsilcisi de biziz’ derdi; bugün çok net gözüküyor ki Kürtlerin bir tane temsilcisi var, HDP.
Ümmetçilik işe yaramadı, çözüm eşit vatandaşlıkta: Bu seçimin bize gösterdiği belki en uzun vadeli sonuç, 12 Eylül askeri rejiminin de, AK Parti dahil Türk muhafazakâr sağının da Kürt sorunu bağlamında kullanageldiği ‘Hepimiz din kardeşiyiz, bizi birbirimize din bağlıyor’ söyleminin hiçbir karşılığının olmadığı ortaya çıktı. AK Parti’nin Cumhurbaşkanı dahil HDP karşıtı kampanyasını neredeyse tamamen din üzerine kurduğu hatırlanacak olursa, bu kartın geçerliliğini nasıl kaybettiği daha iyi anlaşılır.
Yarın: gençler kime oy verdi
Paylaş