TİB’i denetlemek kolay, zor olan polisi denetlemek

DOĞAN Holding Yönetim Kurulu Onursal Başkanı Aydın Doğan’ın telefonlarının 2009 yılında mahkeme kararıyla dinlendiği ortaya çıktı.

Haberin Devamı

Olabilir, polis ve savcılık Aydın Doğan’la ilgili kuvvetli bir suç şüphesine sahip olmuş ve onu da soruşturmasına dahil etmiş olabilir. Türkiye’de kimse yasaların üzerinde değil.
Ancak, Aydın Doğan’ın kendi adıyla değil de uydurulmuş isimlerle dinlemeye alınmış olması ister istemez kafaları karıştırıyor. Öyle ya, eğer Aydın Doğan’la ilgili kuvvetli bir suç şüphesi varsa, onu adıyla dinlemenin ne sakıncası olacak?
Ama hayır, belli ki telefonları dinleyenler birkaç amacı bir arada güdüyor. Birincisi, Aydın Doğan’ın günlük hayatına, iş ve özel ilişkilerine ilişkin istihbarat topluyorlar, belki bazı konuşma kayıtlarını bir kenarda biriktiriyorlar, belki bu konuşmaları başkalarıyla paylaşıyorlar. İkincisi, Aydın Doğan’ın dinlendiğinin ortaya çıkmasını istemiyorlar, o yüzden yalnız sahte isim kullanmakla yetinmiyor bir de telefon numarasıyla değil IMEI numarasıyla dinleme kararı aldırıyorlar.
2009’da neredeyse bir yıl boyunca Aydın Doğan’la ilgili mahkeme kararı geçerli kalıyor. Aradan geçti 5 yıl, savcılıkta yapılan soruşturma ne oldu, hiçbir resmi açıklama yok. Bir yıl boyunca özel hayatı izlenen, endüstriyel sırlarından özel hayatının ayrıntılarına kadar pek çok şeyi başkaları tarafından öğrenilen Aydın Doğan’a, ‘Kusura bakmayın sizi bir şüpheyle izledik ama şüphelerimiz yersizmiş, o kayıtları da imha ettik’ diye yasanın emredici hükmü ortada olduğu halde bilgi veren de yok.
Aydın Doğan sadece bir örnek. Böyle yıllar içinde telefonu dinlenmiş yüzbinlerce isimden söz ediliyor. Çoğu sahte isimlerle, takma isimlerle.
Geçen hafta boyunca TİB’e getirilmek istenen yeni düzenle ilgili yazmaya çalıştım; yazıların odak noktası denetim meselesiydi. Bu hafta gelin telefon dinlemelerinin nasıl denetlenebileceğini konuşalım...
Bu işin iki ucu var. Birincisi, TİB ve telefon operatörleri. Açıkçası bu uçta denetim yapmak zor değil; sadece teknik bir sorun. Her işlem elektronik ortamda yapıldığı için geriye dönüp taramak da mümkün. (‘Log kayıtları’ denen veri giriş kayıt kataloglarının silinmesini engellemek ve bunları düzenli aralıklarla denetlemek yeterli.)
Yalnız, TİB’deki (ve telefon operatörlerindeki) denetim, doğası gereği, kuruma ulaşan telefon dinleme taleplerinin (ki hepsi mahkeme kararı) usulünce olup olmadığını kontrol etmekten ibaret.
Tabii bir de TİB’in içinden birilerinin bir mahkeme kararı bile beklemeden ellerindeki teknik imkânla dinleme yaptıkları iddiası var; bu iddia doğruysa durum çok vahim demektir. Ama bunu engellemenin de yolu var; en basit işlem dinlemeye başlama ve dinleme kararının geçerliliğini sorgulama sorumluluğunu TİB’le birlikte telefon operatörlerine de vermek, böylece iki gözün aynı onayı vermesini beklemek olabilir.
Anlatmaya çalıştığım gibi TİB’den (ve operatörlerden) başlayan ucu denetlemek görece kolay.
Zor olan ipin öteki ucunu, yani dinleme taleplerini yapan polis ve savcılarla o taleplere izin veren hâkimlerin işlerini yasalara uygun yapıp yapmadığını kontrol etmek.

Haberin Devamı


Polise kim polislik edecek?

Haberin Devamı


Amerikan polisiye filmlerinden hepimiz biliyoruz, bu ülkede bütün polis teşkilatlarının içinde bir de ‘İçişleri’ (Internal Affair) adı verilen bir ayrı bölüm var. Bu bölümün yegâne işi polislere polislik etmek.
Türkiye’de polislerin denetimi meselesi maalesef ciddiyetle düzenlenmemiş bir konu. Amerika’da bu ‘İçişleri’ bölümlerinin açılmasının sebebi, 70’lerin başında Frank Serpico isimli bir polis memurunun polis teşkilatındaki yozlaşmayı mahkemede anlatması oldu. (Hikâyesi, başrolünde Al Pacino’nun oynadığı ‘Serpico’ adlı filmde gayet güzel anlatılır.) Bizdeki yozlaşma için film beklemeye gerek yok.
Türkiye’de de polisin mutlaka etkin biçimde denetlenmesi, polisin insan haklarına uymasının bizzat polis tarafından sağlanması gerekir. Bu denetimin yapılacağı yegâne alan da telefon dinlemeler değil; daha onlarca alan var. Ama bu yazıların konusu telefon dinlemeler olduğu için ben polisin denetiminde kendi konumla sınırlı kalacağım.
Özel olarak telefon dinlemelerde, genel adıyla ‘iletişimi izleme’de polisin sık sık suiistimal yaptığını biliyoruz. Bu suiistimalleri önlemek için polise (ve jandarmaya) birisinin polislik yapması gerek.
Biz bu konuyu ‘Emniyet Müfettişleri’ ve ‘Mülkiye Başmüfettişleri’ eliyle yapmaya çalışıyoruz ve beceremediğimiz ortada.
Polisi her fırsatta ‘Destan yazdı’ vs. diyerek kollayacağımıza ona işini iyi yapması için müşevvik olmak üzere denetim uygulamalıyız. Bu denetim, çürük polislerin sistemden çıkarılıp yargılanmasını ve polisin yetkilerini suiistimal etmesini engellemeye yönelik olmak zorunda.
Polisi, yanlış yapsa bile korumak, polisliğe en büyük zararı veriyor. Polisin halkın hizmetinde bir yasa uygulama gücüne dönüştürülmesi gerek.
Konuya devam edeceğim.

Yazarın Tüm Yazıları