Paylaş
O zaman bunu ‘tefessüh’ diye tanımlamıştım, sözlük anlamıyla, ‘çürüme, bozulma, kokuşma; (kişi, toplum vb. için) özelliğini, niteliklerini yitirerek bozulma’ yani.
Ama bir de dönün bugüne bakın. Gün geçmiyor ki Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın sesini bir telefon kaydında duymayalım. Yine gün geçmiyor ki, Amerika’da oturduğu yerden Türkiye’yi yönetmeye kalkmakla suçlanan Fethullah Gülen’in telefon kayıtlarını bir yerlerde okumayalım.
90’lı yılların sonunda tanık olduğumuz ‘tefessüh’ meğerse bu alanda bir perde açılışıymış sadece. Bugün tanık olduklarımıza ben bula bula bilgisayar dilinden hareketle ‘tefessüh 2.0’ adını buldum.
Karşılıklı olarak ses kaydı biriktiren ve canı çektiğinde istediği konuşmayı ortaya salanlar kimlerdir diye sormaya bile gerek yok.
Bir tarafta kaynak savcılıklar ve polis. Başbakan’ın ses kayıtları oradan geliyor. Bunlar sözde ‘yasal dinleme’ler. Her ne kadar içeriğinden Başbakan’ın medyayı nasıl anbean kontrol altında tuttuğunu öğreniyor olsak da, herkesçe malum olduğunu düşündüğüm son kaydın hangi suç iddiasına istinaden yapıldığını anlamaya imkân yok. Adı ‘yasal’ da olsa, esasen yasadışı bir dinleme bu, çünkü suçla bağı yok!
Öteki taraftan yağan ses kayıtlarının kaynağı da devlet kurumları (hatta belki polis) olsa gerek. Yalnız bu kayıtlar için bir mahkeme kararı olduğunu falan sanmıyorum; bunlar düpedüz yasadışı kayıtlar; çünkü ortada bildiğimiz bir suç soruşturması yok bu kayıtlar yapıldığında Fethullah Gülen’le veya cemaatin iş dünyası örgütü TUSKON’la ilgili.
İşin daha da tuhafı, iki tarafın da yasadışı telefon dinlemelerden şikâyetçi olması, özel hayatın teşhir edilmesini kuvvetli ifadelerle kınaması.
Bir yandan kızıyorlar, kınıyorlar ama bir yandan da ‘düşman’larını alt etmek için kullanıyorlar bu dinlemeleri.
Buna ‘çürüme, kokuşma’ demeyeceğiz de neye diyeceğiz?
Bilgisayar her şeyi kaydetsin sonra ben bakayım
BİZİM telefon dinlemeleri düzenleyen mevzuatımıza göre, savcılıklar mahkemelere dinleme taleplerini iletiyor. Mahkeme talebi uygun görünce ilgili yazı merkezi Ankara’da olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na iletiliyor ve numarası verilen telefon burada kayda alınmaya başlanıyor.
Ne süreyle? Mahkeme emri ne kadar süre için geçerliyse o kadar süreyle.
Diyelim sizin telefonunuz dinleniyor. Haftanın yedi günü 24 saat boyunca bilgisayar telefonunuzu kaydediyor. Kiminle ne konuşursanız konuşun.
Sonra bu kayıtlar savcılıklara gönderiliyor; savcılıklar da onları memurlara daktilo ettiriyor.
Konuşmaların takip edilen suçla ilgili olup olmadığı ancak bundan sonra, yani soruşturmayla ilgili savcı veya polisler onları okuduktan sonra belirleniyor.
Yol bu olduğu için özel hayata dair, soruşturulan suçla hiçbir ilgilisi olmayan ama röntgencilerin ilgisini çekebilecek konular içeren, tamamen geyik muhabbeti olan veya belden aşağı konulara giren kayıtlar işte böyle oluşuyor.
Aynı mevzuata göre sözde suçla ilgisi olmayan konuşmaların imha edilmesi lazım ama edilmiyor çünkü yasa bu konuda dinleyeni de denetleyecek bir mekanizma öngörmüyor.
Şimdi telefon dinlemeye getirilmek istenen yeni düzen, bu saydığım sakıncaların hiçbirini giderecek nitelikte değil.
İstihbari dinlemeler en büyük sorun
ARKASINDA, ‘Ama terörle mücadele ediyoruz, uyuşturucu kaçakçılarıyla mücadele ediyoruz’ gibi ‘yüce’ gerekçeler bulunduğu için neredeyse kimse tarafından sorgulanmıyor ‘istihbari amaçlı dinleme’ler.
Oysa en çok suiistimal edilen dinleme biçimi bu. Fethullah Gülen’le ilgili kayıtların bu kapsamda yapılmış kayıtlar olduğu ortaya çıkarsa hiç şaşırmayacağım.
Sadece o da değil.
Savcılıklara veya polise gelen o isimsiz ihbar mektupları nasıl yazılıyor sanıyorsunuz? Bu yasadışı dinlemelerle elde edilen bilgiler o mektuplara aktarılıyor esas olarak.
Telefonları insan dinlesin, İMEİ numarasıyla dinleme olmasın
TELEFON dinleme konusunda yeni kurulacak düzenin eski sakıncaları gidermesi için yapılması elzem bazı şeyler var.
- Telefonları bilgisayar değil insan dinlesin. Suçla ilgisi olmayan konuşma o an imha edilsin.
- Gerçek kişilerin gerçek telefonları için dinleme kararı alınabilsin. İMEİ numarasıyla dinleme yapılamasın.
- Telefon dinleme kararları spesifik suç iddiasıyla alınabilsin; bu suçun kapsamına girmeyen hiçbir kayıt hukuken geçerli olmasın.
- Her ilin adliyesinde yargıçlardan ve o ilin başsavcısından oluşan en az 5 kişilik bir komisyon, telefon dinlemelerin yerindeliğini sürekli denetlesin; dinlemeye itiraz mercii de bu komisyon olsun, yani komisyon gerekli görürse başka bir hâkimin dinleme kararını ortadan kaldırabilsin.
- Telefon dinleme kararları Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından ve mahkeme heyetince alınsın; savcının dinleme talebini eleştirel biçimde sorgulamanın bir yolu olsun; dinleme kararı alan mahkeme heyeti o soruşturma davaya dönüşecek olursa o davaya bakamasın.
Paylaş