Paylaş
Sosyal medya sayesinde hayatı 140 karakterde çözmeyi becerdiğini düşünen hatırı sayılır bir kalabalığımız da var artık.
Ama siyaset dediğiniz şey sloganlardan ibaret değil; o kadar basit bir şey de değil. Siyasal iletişim denen şey, çok katmanlı ve çok karmaşık. Gazetelerde okuduğumuz lider demeçleri veya eleştiri yazıları o katmanlardan sadece biri.
Sadece Türkiye’de değil, dünyanın seçimli demokrasiyle yönetilen her yerinde tek başına iktidara gelmeyi başaran partiler, hele hele oyların yarısını alabilen partiler, siyasal iletişimi rakiplerine göre çok daha iyi yapan partiler.
Türkiye’de büyük sorun, bizim toplum olarak entelektüel derinliğimizin birden fazla konuyu gündemde tutup derinlemesine konuşmamıza yetmemesi. O yüzden konuları teker teker konuşuyoruz; tam elektrik kesintisini konuşacakken o gün meydana gelen bir terör eylemi kesintiyi ‘gündemden düşürüyor’.
Tam da bu yüzden, yani birden fazla konuyu konuşamamamız nedeniyle ülkede pozitif gündem hep iktidarlar tarafından ortaya atılıyor ve sürdürülüyor.
Muhalefet, biraz da kaçınılmaz biçimde neyin olması gerektiğini değil iktidarın önerdiği şeyin neden olmaması gerektiğini konuşmak zorunda kalıyor.
Bu durum da ister istemez muhalefeti ‘İstemezük’den başka bir şey söylemeyen bir konuma itiyor.
Kendi siyasal iletişimini negatiften pozitife çeviremeyen muhalefet bu durumda bir tek şeyden medet umar hale geliyor: İktidarın ciddi bir başarısızlığa uğraması.
Her seçim öncesi ülkenin kaos ortamına yaklaşması boşuna değil anlayacağınız.
Bu tek gündemlilik halinin yarattığı bir başka sonuç daha var: Bazılarımız siyaseti başka her şeyden önemli görmeye başlıyoruz ve karşımıza çıkan her şeyi, bazen ahlak sınırlarını çok zorlayarak, çoğu zaman insanlıktan vazgeçerek siyasetteki büyük kavganın konusu haline getiriyoruz.
Hatırlatmanın bir faydası var mı bilmiyorum: Hayat siyasetten ibaret değil, siyasi kavga yapayım derken insanları kırmak dökmek kavganızı ne kadar kutsal ve önemli görürseniz görün iyi bir şey değil.
Paylaş