Savcının iki temel delili

‘Böcek’ iddianamesi (4)

Haberin Devamı

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’ın 2011 yılı sonunda Başbakan’ken kullandığı iki çalışma odasında bulunan dinleme cihazlarıyla ilgili yazılan iddianameyi okumayı ve burada yazmayı sürdürüyorum.
Bu serinin ilk günü, dinleme cihazlarının bulunması ve sonrasındaki adli seyri kronolojik olarak yazmıştım. Adli soruşturmanın başlamasında ciddi bir gecikme olduğu net biçimde gözüküyordu.
İkinci yazı, savcılığın soruşturmada kullandığı yöntem hakkındaydı. Savcılık, önce cihazların yaklaşık olarak yerleştirildiği tarihi iki ayrı bilirkişi raporuyla saptamış, sonra da o dönemde o odalara giren kişileri tek tek mercek altına almıştı.
Bir teknik bilgiyi aktarmam gerek: Savcılığın kişileri ‘mercek altına alması’nın anlamı, onların cep telefonlarının ‘HTS datası’ adı verilen verilerini incelemekti. Bu verilerde hem kişinin hangi numaralarla hangi gün, saat kaçta, ne süreyle görüştüğü hem de kişinin telefonda konuşmasa bile günün hangi saatinde haritada yaklaşık olarak nerede olduğu aynı anda görülebiliyor.
Bu inceleme sonunda savcılık biri Başbakanlık Koruma Dairesi’nde görevli, diğer üçü ise Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevli dört polisi ‘böcekleri yerleştiren kişiler’ olarak itham ediyor.
Serinin dün çıkan üçüncü yazısında dinleme cihazlarının teknik özelliklerine değindim, dinlemelerin her iki konuta belli bir mesafeye yerleştirilmiş olması gereken cihazlarla yapıldığını anlatmaya çalıştım.
Savcılığın elindeki en önemli delilin bu HTS verisi olduğunu söylemek gerek. Bu yolla savcılık şüphelilerin ‘böcek’lerin yerleştirilmesi sırasında Başbakan’ın çalışma odalarının civarında olduğunu saptıyor. Bu durum ayrıca çok sayıda tanık ifadesiyle de kayıt altına alınmış durumda.
Bu durumu destekleyecek bir başka önemli delil güvenlik kamerası kayıtları olabilirdi ama şüphelilerden Serhat Demir’in bu kamera kayıtlarını sildiği de tanık ifadeleriyle saptanmış durumda. Ama soruşturma daha baştan açılsa, belki bu kayıtlar yakalanacaktı, çünkü Demir kayıtları Eylül 2012’de siliyor.
Savcılığın elindeki ikinci önemli delil, bir gizli tanık aracılığıyla ulaştırılan bazı belgeler. Bu belgeler, Başbakan’ın çalışma odalarında bulunan dinleme cihazlarının siparişini ve satın alımını doğruluyor. Belgelerin üzerinde, savcı tarafında cihazları yerleştirmekle suçlanan şüphelilerden Enes Çiğci’nin adı var.
Bu iki temel kanıtın ardından savcılık iddianamesinin ‘Netice ve talep’ bölümüne şöyle başlıyor:
‘Şüphelilerin eylemleri tüm dosya kapsamı, tanık beyanları, alınan raporlar, incelenen HTS kayıtları ve şüpheli beyanları ile idianamede yazıldığı gibi subut bulduğu ve şüphelilerin üzerlerine atılı suçları tüm dosya içeriği ve iddianamede açıklandığı gibi işledikleri anlaşıldığından...’

Haberin Devamı

Hepsi eğitimli...

Haberin Devamı


ASLINDA davanın baş şüphelilerinin tamamı çok iyi eğitimli insanlar. En azından kâğıt üzerinde bu böyle.
Mesela Serhat Demir de Amerika’da siyaset bilimi doktorası yapmış bir polis.
Onun bacanağı olan ve şüpheliler arasında yer alan Ahmet Türer de, master derecesini Virginia State’de almış, bu yetmemiş Teksas Üniversitesi’nde ikinci master yapmış, sonra dönüp yine Virginia State’de siyaset bilimi doktorasını tamamlamış.


*


Bu heyecanlı ve önemli konuyu yazmaya önümüzdeki hafta da devam edeceğim.

ODTÜ elektronik mezunu ve polis

SAVCININ ‘örgüt elebaşısı’ olarak nitelediği Ali Özdoğan, suç tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nda Teknik Şube Müdürü olarak görev yapan rütbeli bir polis.
Özdoğan ilginç biri. Mesela Türkiye’nin alanında en iyi üniversitelerinden biri olan, hatta dünyanın en iyi fakültelerinden biri kabul edilen Ortadoğu Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği mezunu. Sadece mezun olmakla kalmamış, bu fakültede bir de master derecesi almış.
Bu eğitim onu rahatça özel sektörde 8-10 bin lira maaşla bir işe başlatacak, hatta sermaye bulması halinde girişimci yapacakken Özdoğan polis olmaya karar vermiş, 3-4 bin lira maaşa talim etmiş.
Özdoğan’ın eğitim başarıları bu kadar da değil. Kendisi zaten ODTÜ masterli olduğu halde Amerika Birleşik Devletleri’ne gidip bir de suç bilimi/polislik/adalet masteri yapmış. Bu yetmemiş bir de siyaset bilimi alanında doktora derecesi almış.
Yine savcının ‘böcek’leri Başbakan’ın çalışma odalarına yerleştiren kişilerden biri olmakla suçladığı, dinleme cihazlarının faturalarında da adı geçen Enes Çiğci, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevli bir komiser. Çiğci de ilginç biçimde ODTÜ Elektronik mezunu. Kendi anlattığına göre aynı anda hem ODTÜ’yü hem de Polis Akademisi’ni kazanmış. İki okula aynı anda devam etmiş ve iki okuldan birden mezun olmuş. Ve bu parlak eğitimli insan komiser maaşına talim ediyor.

Yazarın Tüm Yazıları