Pazar pazar Kürt sorunu yazısı kim okumak ister ki?

HAFTAYA bugün sandık başında olacak, oylarımızı vereceğiz, önümüzdeki dört yıl için ülkemizi kimin yöneteceğine ilişkin tercihlerimizi ortaya koyacağız.

Haberin Devamı

Her seçim, geleceğe ilişkin bir ümit demektir. Kendi kişisel kimi sorunlarımızdan tutun da ülkenin önemli meselelerine kadar pek çok şeyin hale yola gireceği, daha iyi bir dünyaya geçeceğimiz yönünde bir ümit demektir seçim.
Gerçekte hepimiz, bir negatiften, bir tepkiden yola çıksak bile aslında bir ümide oy veririz. Daha güzel yarınlar ümidine.
Ancak ülkemizin bazı konuları var ki, sadece ümit, sadece geleceğe ilişkin çaresiz iyimserlikler yetmiyor. Bunların bazıları neredeyse anne babalarımızdan devraldığımız ama çocuklarımıza devretmek istemediğimiz konular, sorunlar.
Kürt sorunu onlardan biri. Her ne kadar kendi anne-babalarımızın zamanına göre ciddi ilerlemeler kaydetmiş, en azından sorunun ne olduğu konusunda üç aşağı-beş yukarı benzer teşhislerde birleşmiş olsak da, her geçen günün bu sorunun geride bırakılmasını zorlaştırdığını da anlar olduk.
Şimdilik mesele bir ara aşamaya, usule ilişkin gibi gözüken ama esası da fazlasıyla etkileyecek bir aşamaya gelmiş gibi gözüküyor; sorunun muhatabı kim meselesine...
İşte haftaya bugün yapacağımız seçim bu bakımdan da önemli. Özellikle ülkemizin Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerinde, gelecekte bu muhataplık sorunu konusunda yol gösterici olacak anlamda oylar kullanılacak.
Sorunun geldiği bu noktada AK Parti iktidarı, gelmiş geçmiş diğer bütün iktidarlar gibi PKK’yı ve onun etrafında kümelenmiş olan siyasi hareketi Kürt sorunu konusunda muhatap alma yanlısı değil.
Değil ama AK Parti düne kadar ‘Benim muhatabım siz değilsiniz, siz zaten Kürtleri de siz temsil etmiyorsunuz’ derken sadece hamaset yapmıyor, somut elle tutulur bir durumdan da söz ediyordu. Çünkü gerçekten de AK Parti, sadece Türkiye’nin geri kalanında değil, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerin genelinde de en büyük partiydi, oyları Diyarbakır gibi önemli bir merkezde bile yüzde 41’in üzerine çıkmıştı.
Peki acaba bu seçimde ne olacak AK Parti’nin ‘bölge’ oyu? Bu konuda tahmin oyunlarına veya spekülasyonlara gerek yok, önümüzdeki hafta durumu öğreneceğiz ve o sonuçla birlikte Kürt sorunumuz da yeni bir aşamaya geçecek.
Kötümser olmak, kötümserlik yaymak da istemem ama korkarım geçmişe göre çok daha zorlu bir alamasına gelinecek Kürt sorununun.
Pazar pazar böyle konular hakkında kafa yormak ister misiniz, bilmem ama Kürt sorununu erteleye erteleye, ipe un sere sere geldiğimiz nokta ortada.

Haberin Devamı

Hem AK Parti hem CHP çözümün bir parçası olarak kalmalı

Haberin Devamı

BAŞBAKAN Erdoğan, her ne kadar meydanlarda ‘Tek bayrak, tek millet, tek devlet’ diyorsa da, Kürt sorunu konusunda 2005’teki yerinde durduğunu da sık sık hatırlatıyor.
Başbakan Erdoğan’ın ve iktidar partisinin durduğu yeri kabaca ‘Sorunun varlığını kabul etmek ve çözmeye çalışmak’ olarak tanımlayacak olursak, aradan geçen sürede en büyük değişikliğin anamuhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi’nde gerçekleştiğini görmemiz gerekir.
Bu parti düne kadar çözümün değil sorunun bir parçası olmayı, mevcut statükonun ve mücadele biçiminin değişmemesini savunuyor, Kürt sorununu da ‘Terör ve ekonomik az gelişmişlik sorunu’ olarak tanımlıyordu.
Şimdi şimdi CHP’den yeni yeni sinyaller geliyor, artık onlar da ‘Kürt sorunu’ adlandırmasını kullanıyor, çözüm için katkı sağlayacak öneriler getiriyorlar.
Seçim sürecinde gördüğümüz bu yeni halin seçim sonrasında da geçerli olması durumunda iktidar ile muhalefetin Kürt sorununun çözümü konusunda ortak bir noktaya çok da uzak olmayacağını söyleyebiliriz.

Yazarın Tüm Yazıları