Odada kocaman iki fil var görmezden gelemeyiz...

ÜLKEMİZE özgü sığlıklardan birini daha yaşıyoruz.

Haberin Devamı

Odanın içinde kocaman iki tane fil var. Birinin üzerinde ‘Yolsuzluk’ yazıyor; diğerinin üzerinde ‘Cemaat’.
Ülkedeki hâkim siyasi söylem, bize bu fillerden birini görmezden gelmemizi emrediyor.
Eğer AK Parti hükümeti gibi düşünüyorsak ‘Yolsuzluk’ filini görmeyeceğiz; muhalefet gibi düşünüyorsak ‘Cemaat’ filini.
Neden iki fili aynı anda göremeyelim? Neden iki fille aynı anda mücadele edemeyelim?
‘Hayır’ diyor taraflar bize, ‘Önce benim istediğim fili göreceksin, onu halledeceğiz, sonra vakit kalırsa diğer file de bakarız.’
Eğer siz ‘İki file aynı anda bakalım, ikisini aynı anda odadan kovalamak için çaba sarf edelim’ diyenlerdenseniz, kendinizi bütün mahallelerden dışlanmış olarak buluyorsunuz.
Siyaset herkesi ama herkesi taraf olmaya zorluyor. Tam da bitaraf olanın bertaraf olduğu günler, yeniden. Oysa, ‘Odada iki fil var’ demek bitaraf olmak demek değil ama siyaset kurumu tartışmayı böyle sığ bir noktaya taşıdı; herkesi de tarafını seçmeye zorluyor.
Hükümet, bize bile sormadan ‘Yolsuzluk’ filinin odada olmadığını varsayarak ‘Cemaat’ filine karşı harekete geçti.
Muhalefet de esasen bu duruma tepki gösteriyor, sanki ‘Cemaat’ fili orada değilmiş gibi yapıp sadece ‘Yolsuzluk’ filini gösteriyor.
Tamam ama ne hükümet yok dedi diye ‘Yolsuzluk’ fili ortadan kayboluyor ne muhalefet yok dedi diye ‘Cemaat’ fili.
Ya bugün ya yarın ama mutlaka bu iki fili de odadan çıkarmamız lazım.
Ne yolsuzlukla birlikte yaşayabiliriz ne cemaatle. Siz yok sayıyorsunuz diye de bunlar yok olmazlar...

Haberin Devamı

Facebook’u, Twitter’ı yasaklamak...

İLK işareti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önceki gün çıktığı bir TV mülakatında verdi; ‘Seçimden sonra YouTube ve Facebook gibi sitelere yaptırımlar gündeme gelecek, kapatabiliriz bile’ dedi.
Başbakan öyle deyince Ulaştırma Bakanı Lütfü Elvan durur mu, o da çıktı dün, ‘Bir ülkenin Başbakanına, Cumhurbaşkanına küfürler edilecek, olmadık hakaretler yapılacak. Yasadışı birtakım görüntüler alınıp bunlar servis edilecek. Bunları da biz içimize sindireceğiz. Böyle bir şey mümkün değil. Böyle bir şey olamaz. Gerçek hayatta suç olan her şey sanal hayatta da suçtur. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu tür uygulamalara müsaade edilmez’ dedi.
Doğrudur, gerçek hayatta suç olan her şey sanal hayatta da suçtur.
Ama gerçek hayatta biri kahvede otururken başbakana küfretti ve bu küfür havada ses dalgaları yoluyla yayıldı diye açık havaya çıkmayı yasaklamıyoruz; küfreden kimse onu alıp mahkemeye çıkarıyoruz.
Sanal hayatta ise nedense akla gelen ilk şey, o küfrün yayıldığı havayı solumayı yasaklamak oluyor.

Haberin Devamı

Tehlikeli yakınlaşmalar

BİRİSİ çıktı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın mitinginde ‘Hırsız var’ diye protesto pankartı açtı. Gerek AK Parti taraftarları ve gerekse koruma polisleri tarafından ağır biçimde darp edildi, canını zor kurtardı.
Sonra birkaç yüz kişi çıktı, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun mitinginde onu protesto edip AK Parti sloganları attı. Orada da büyük hadise çıktı.
Bunlar geçmişte yaşamadığımız türden tehlikeli yakınlaşmalar. Rakip siyasi grupların veya kişilerin birbirlerinin mitinglerine bu biçimde katılmasının adı provokasyondur.
Başbakanı protesto pankartı açan provokatörün arkasında bir organizasyon olup olmadığını bilemem ama Kılıçdaroğlu’nun mitinginde yapılan kışkırtmanın organize olduğu, oraya toplu halde gidilmesinden belli.
Zaten bir hayli gergin olan seçim ortamını daha da germeye ve istenmeyen cinsten kavgaların çıkmasına ortam yaratmaya kimsenin hakkı yok.
Kışkırtıcı taraflar bunu düşünmeli.

Yazarın Tüm Yazıları