Paylaş
Toygun Atilla’yı sevmiyorlardı; çünkü Ergenekon dosyasından başlayarak bu polislerin yaptığı soruşturmalarla ilgili kimi eleştirel haberlere imza atmıştı. Haberleri yalanlamak yerine onu ‘Ergenekoncu’ ilan etmeyi tercih ettiler; çünkü haberler sağlamdı.
Dün Hürriyet’ten öğreniyoruz ki Toygun Atilla’nın elektronik posta hesabı da, telefonları da uyduruk suçlamalar bahane edilerek yıllarca izlenmiş. Bunların hepsi de mahkeme kararlarıyla olmuş!
Benim bu konudaki en iyi örneğim aslında İzmir’de bir hâkim için verilen dinleme kararı. Hâkim, o kadar hiçbir şeye bakmadan önüne gelen kararı imzalamıştı ki, kendi imzasıyla kendi telefonunu da dinleme listesine sokmuştu.
Daha önce yazdım, MİT’i dışta bırakacak olursak temelde iki çeşit dinleme yapılıyor: Bir suç soruşturması sebebiyle yapılan ‘adli’ dinlemeler ve polisin ‘suçun işlenmesini önleme’ görevi çerçevesinde yapılan ‘istihbari’ dinlemeler.
Kamuoyunda duyulan bütün büyük soruşturma ve davalarda benzer bir yöntem izleniyor: Önce ‘istihbari’ dinlemeler yapılıyor; bunun için sahte isimler, mahlaslar vs kullanılıyor. Öyle ya Türkiye bir terör ve uyuşturucu kaçakçılığı ülkesi, terörü önlemek için de istihbarat lazım. Polis mahkemeye böyle gidince akan sular duruyor.
Sonra bu istihbari dinlemede elde edilen kimi bilgiler isimsiz bir ihbar mektubuyla polis tarafından kendi kendine postayla yollanıyor. Mektubu alan polis savcıya gidip adli soruşturma başlatıyor ve düne kadar takma isimle, sahtekârlık yaparak dinlediği telefonu ‘adli’ olarak dinlemeye başlıyor.
Birkaç ay önce yapılan bir yasal düzenlemeyle bu ‘adli’ dinlemelere bir dizi sınır getirildi, hâkimlerin kararlarında daha dikkatli olmaları için daha dar bir çerçeve çizildi vs.
Bu yeni yasal düzenlemeler yetersiz olmakla birlikte sorunun göbeğine hitap eder nitelikteydi. Yasal düzenlemeye rağmen hâlâ özel hayatın teşhirinin önüne geçecek yeterli düzenleme yok örneğin. Denetim hâlâ yok. Yasada öngörülen kurallara uymamanın bedeli belli değil. Vs vs vs...
Ama adli dinlemelerin yarattığından daha büyük sorunu istihbari dinlemeler yaratıyor. Bu konuda adam gibi bir düzenleme yapılması ve telefon dinleme, iletişimi izleme gibi gerçekten olağanüstü olan bu imkânın sahiden suç işleme şüphesi bulunanları izlemek için kullanılması gerek.
Nasıl yapılacak, nasıl olacak?
Mutlaka bu sisteme dışarıdan bakabilecek ve sistemin kendisiyle bir çıkar uyumu içinde olmayan denetçi lazım.
Acaba Amerika başta Batı ülkeleri istihbari dinlemeyi nasıl düzenliyor, nasıl beceriyor?
Fotoğraflarınız elden ele dolaşsın ister misiniz?
İKİ hafta önce İngiliz The Guardian gazetesi, daha önce Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı NSA için bir taşeron firmada görev yapan ve elde ettiği bilgileri basına açıkladığı için artık Rusya’da yaşamak zorunda kalan Edward Snowden ile bir mülakat yaptı.
Snowden mülakatta, NSA adına çalışırken ofiste sık sık tanık olduğu bir durumu anlattı. Elektronik postaları izleyenler, eğer o posta gönderenin veya alıcısının uygunsuz, çıplak, hatta sevişirken çekilmiş fotoğraf veya videosunu içeriyorsa bundan bir çıktı alıyor ve ofisteki erkek muhabbetlerine meze yapıyor, sağa sola gönderiyorlarmış bu resim ve videoları.
NSA Amerika’da teröre karşı istihbarat yapmak için ülkedeki ve dünyadaki bütün elektronik posta trafiğini, bütün sosyal medya trafiğini her an izliyor ve bakın NSA ofislerinde neler oluyormuş...
Bizde de yıllar önce MİT’te daha işe yeni başlamış bir alt düzey memurun yakın bir arkadaşına karısının onu aldatıp aldatmadığı konusunda yardımcı olmak için kadının telefonlarını izlediği ortaya çıkmıştı, hatırlayan hatırlayacak.
Oysa istihbari dinleme bir yanıyla çok hayati ama bir yanıyla da çok dikkatle, hassasiyetle yapılması gereken bir şey. Amerika’da veya Türkiye’de sistemi kötüye kullananların engellenmesi sisteme güveni korumak için önemli.
Bizde sistemin çok yaygın biçimde kötüye kullanıldığına dair onlarca cezasız kalmış örneği art arda sıralayabilirim.
Amerika’da sistem hâkim tarafından denetlenir ve işlevseldir, çünkü orada hâkim öncelikle meseleye insan hakları açısından bakar, şüpheli hakkını gözetir. Bizde bu denetim işe yaramaz çünkü hâkim ‘devletin hâkimi’dir en azından veya bir cemaatin, ideolojinin vs.
Bizim bu denetim meselesini çözecek bir ortak aklı üretmemiz gerek.
Paylaş