Hem telefon dinlemeden şikâyet et hem denetim mekanizması kurma...

SON on dört aydır devam eden paralel yapı soruşturmaları sayesinde pek çok şey öğrendik ama sanırım öğrendiğimiz şeylerin en değerlisi, polisin denetimsiz bırakılmasının başımıza çok iş açtığıydı.

Haberin Devamı

Polisin denetimsiz, kendi kendine ve kendi özel ajandası doğrultusunda iş yapmasının en belirginleştiği alan telefon dinlemeleri olarak önümüze çıktı.
Son on dört ayda pek çoğu yüksek rütbeli onlarca polis usulsüz dinleme yapmaktan, telefon dinleme kararı alırken yargıyı yanıltmaktan soruşturuldu, kusurlu bulundu, haklarında davalar açıldı.
Biliyorsunuz, iki çeşit dinleme var. Bunlardan birincisi, Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde hâkim kararıyla yapılan ve kayıtları mahkemede delil olarak kullanılabilen ‘adli’ dinlemeler. İkincisi ise polis tarafından yapılan bir taleple başlatılan, sadece hâkim onayına sunulan ve mahkemelerde delil olarak kullanılamayan ‘istihbari’ dinlemeler.
Son on dört ayda polisin özellikle istihbari dinleme yaparken gerçek kişilere sahte isimler verdiği, sahte suçlamalar yönelttiği, bazen isim dahi vermeden nereden elde edildiği belli olmayan bir IMEI numarasıyla telefonları dinlediği anlaşıldı. Telefonu dinlenenler arasında Başbakan’ın yakın danışmanlarından gazetecilere, iş dünyasının önde gelen isimlerinden başka polislere kadar neredeyse her çeşit insan var. Ve ortaya çıkan bilgiler, bu telefonların bırakın bir suçu, bir suç şüphesine bile dayanmadan dinlendiğini, yani telefonun bir ucunda sadece bir ‘meraklı kulak’ın bulunduğunu bize gösterdi.
Aslında her biri aylarca konuşulacak büyüklükte skandallar olan bu olaylar bizim için son on dört ayda öyle sıradan bir bilgi haline geldi ki, insanlar birbirlerine ‘Seni kaç kez dinlemişler’ diye sormaya bile başladı. Şaka değil, telefonu ‘meraklı kulak’a takılan yüz binlerce masum insandan söz ediyoruz.
Polise terörle ve organize suç çeteleriyle mücadelesinde yardımcı olması için verilmiş bir yetkinin ne kadar kötüye kullanıldığının onlarca örneğini gördükten sonra insan ister istemez ‘Herhalde bütün bu usulsüzlüklerin en büyük mağduru olan hükümet bu konuya bir çekidüzen verecek, hem sistemi işleten hem de usulsüzlükleri önleyecek bir denetim mekanizması kuracak’ diye düşünüyorsunuz.
Ama heyhat, ‘İç Güvenlik Paketi’ olarak bilinen ve Meclis’te büyük tartışmalara neden olan paketin bugüne kadar kavga dövüş arasında kabul edilen maddelerinden biri tam da bu istihbari dinlemeyle ilgili ve yeni maddenin getirdiği denetim mekanizması yeterli olmaktan çok uzak.
Aşağıda teknik tartışmasına da gireceğim, insan ister istemez ‘Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ diye düşünüyor. Elde fırsat varken adam gibi bir denetim mekanizması kurmak dururken iktidar partisi bunu neden yapmıyor?

Haberin Devamı

Denetimsiz güç, güç değildir!

Haberin Devamı


POLİSİN kendi vatandaşı hakkında istihbarat yapma yetkisi bizim sistemimize ilk olarak 1985 yılında girdi. Dönemin ANAP iktidarı, ‘Polise FBI modeli’ diye tanıtılan ve ‘İç istihbaratı artık MİT değil polis yapacak’ diye savunulan bir yasa değişikliğiyle Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’na bir madde ekledi. ‘Ek 7’ diye bilinen bu madde uzun süre tek fıkralı bir madde olarak kaldı.
Sonra AK Parti döneminde, 2005 yılında bu ek maddeye kapsamlı eklemeler yapıldı. 2007’de yine bazı değişiklikler oldu. Şimdi 2015’teyiz, bir kez daha bu ek maddenin ek fıkralarında değişiklik yapıyoruz.
Mevcut maddeye göre polis, ‘Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde’ Emniyet Genel Müdürü veya İstihbarat Daire Başkanı’nın yazılı emriyle istediği telefonu dinlemeye alabiliyor, sinyal bilgilerini kaydedebiliyor. Bu emir en geç 24 saat içinde hâkim onayına sunuluyor. Şimdi yapılan değişiklikle bu 24 saat 48 saate çıkarılıyor, neden acaba?
Bir başka değişiklik, eskiden talepte bulunan polis birimine en yakın yetkili ağır ceza mahkemesinden bir hâkimdi, şimdi Türkiye çapında bütün talepleri tek bir hâkim, Ankara’daki bir ağır ceza mahkemesi hâkimi değerlendirecek.
Bütün taleplerin (ki yılda on binlerce talepten söz ediyoruz) tek bir hâkimden geçecek olması bir denetim sayılmaz; o hâkim imza atmaktan yorgun düşecektir kısa sürede.
Yeni düzenleme bir de denetleme mekanizması geliştirmiş, aynen şöyle: “Bu maddede yer alan faaliyetlerin denetimi; sıralı kurum amirleri, mülki idare amirleri, Emniyet Genel Müdürlüğü ve ilgili bakanlığın teftiş elemanları tarafından yılda en az bir defa yapılır. Bu faaliyetler Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından da denetlenebilir. Bu kapsamda yapılan denetimlerin sonuçları bir rapor halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu’na sunulur.”
Dışarıdan tek bir göz bile yok. Buna denetim demek çok zor.

Yazarın Tüm Yazıları