Paylaş
Size bir soru daha:
Bundan on gün önce biri gelip size ‘Türkiye’nin en önemli ve tartışılması gereken ilk 500 sorununu sayın’ dese;
a. Acaba alt alta yazacak 500 sorun bulabilir miydiniz?
b. Acaba kafa patlata patlata yaptığınız sıralamada kürtaj meselesi yer alır mıydı?
* * *
Bundan on gün önce, belki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dahil kimsenin aklının kenarında bile olmayan bir konuydu kürtaj.
Dünkü gazetelerde saymaya başladım sonra ipin ucunu kaçırdım, 50’den fazla köşe yazısının, pek çok gazetenin manşet haberlerinin konusu buydu.
* * *
Başbakan Erdoğan, siyasetin düşmansız yapılamayacağına inanan bir ekolden geliyor.
En başarılı, en dorukta, en tehditlerden uzak noktada olduğu zamanda bile kendi kendine bir düşman buluyor, ona saldırıyor. Baktı kimseyi bulamıyor, CHP zaten hazırda bekliyor, ona saldırıyor.
Bu saldırılarla oluşan ‘gündem’ler genellikle sabun köpüğü gibi oluyor. Bir parlıyor, kocaman oluyor, sonra ortadan kayboluyor. Son bir yılda böyle durduk yerde ortaya atılıp konuşulmuş, sonra da unutulmuş ve konuşulmaz hale gelmiş onlarca konu sayabilirim.
Kürtaj da böyle bir konu. Göreceksiniz birkaç hafta sonra konuşulmaz olacak. Sağlık Bakanlığı sahiden bir yasa taslağı hazırlar mı, bu taslak Bakanlar Kurulu gündemine gelir mi, oradan Meclis’e iner mi, bilinmez.
Ama bildiğim bir şey var: Başbakan, kendi çıkardığı tartışmaların alevlenmesinden fena halde motive oluyor. Eğer muhalefet konuyu gündemde tutarsa, Başbakana buradan saldırırsa, kürtaj kısıtlaması getirecek bir yasanın Meclis’ten geçmesi de bir inat konusu olabilir.
Ama işin bir de iyi tarafı var: Başbakan kendi başlattığı tartışmalardan 10-15 gün içinde kopuyor ve hemen yeni bir konuya atlıyor.
* * *
Gündem dediğiniz şey, sonunda siyasetçinin konuşmak istediği, medyanın iletmek istediği şeydir.
Gündemde yer alan konunun ‘önemli’ olması da gerekmez; sırf gündemde yer almak o konuyu ansızın ‘önemli’ kılabilir.
Ha bu arada ülkede sahiden önemli, sahiden öncelikli, sahiden can yakan konular vardır ama onlar ‘gündem’e o kadar da gelmez; çünkü büyük ihtimalle onlar daha önce defalarca bir sabun köpüğü gündemin konusu olmuş, konuşulmuş ve artık yeniden konuşulması can sıkıcı hale gelmiştir bile.
Dikkat edin, ‘gündem’de hiç can sıkıcı konu olmaz; hep konuşmaktan şehevi bir sevk aldığımız konuları konuşuruz biz.
Ama Başbakan tuzağını iyi kuruyor
MUHALEFETE ‘Başbakanın açtığı konuyu görmezden gelin, ondan söz bile etmeyin’ diyorum ama Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da hakkını vermek lazım; çünkü o üzerinde laf etmekten kaçılamayacak konular açıyor sürekli.
Diyelim CHP’nin bakış açısından öylesine ‘yanlış’ konuları gündeme getiriyor ki Başbakan, CHP’liler bunu hemen kendileri için bir ‘gollük pas’ diye görüyor ve konunun üzerine atlıyorlar.
Oysa çoğu zaman Başbakan bir konuyu ortaya attığında kendisine oy vermemeye yeminli kitleleri ikna etmek gibi bir amaç gütmüyor. Ne yaparsa yapsın o kitlelerden oy alamayacağını Başbakan da biliyor, özellikle CHP’nin çelik çekirdeğini kendisi açısından çoktan gözden çıkarmış durumda Erdoğan.
Ama CHP’nin neredeyse şehevi bir iştahla içine atladığı bu tartışmalar sayesinde Başbakan şunu başarıyor: CHP hep o çelik çekirdeğine hitab etsin, orada sıkışsın kalsın, bu arada kendisi de kendi saflarını sıklaştırsın.
Açıkçası bu siyasi oyun aşağı yukarı on yıldan beri böyle oynanıyor, başbakanın kendi başlattığı bir tartışmanın hangi aşamasında neyi yapacağı bile artık önceden tahmin edilir durumda ama işin kötüsü şu ki CHP’nin nasıl davranabileceği de tahmin ediliyor, önceden kestirilebiliyor.
Muhalefet bu tuzaktan kaçabilir mi?
BAŞBAKAN durduk yerde kürtaj konusunu açıyor. Muhalefet dahil bütün memleket bir anda bunu konuşmaya başlıyor.
Peki muhalefet başbakanın başlatttığı tartışmaların değişmez ‘İstemezükçüsü’ olma konumundan kurtulabilir mi?
Çok zor ama evet, muhalefet bu tuzaktan kurtulabilir. Burada yapılması gereken, Süleyman Demirel’in sözünü dinlemek.
Süleyman Demirel’in, bir gün Türk usulü siyasi özdeyişler kitabı çıkarsa mutlaka bu kitapta yer alması gereken bir sözü şöyledir: ‘Laf sahibinden yayılır.’
Gerçekten de öyledir. Bir konu ‘gündem’e girsin, üzerinde konuşulsun istiyorsanız o konuyu sürekli konuşmalısınız. Belki ilk günler kimse ilgi göstermez ama göreceksiniz bir süre sonra ‘gündem’in bir yerine oturuvermiş bu konu.
Muhalefet, başbakanın peşinden o konudan bu konuya atlayıp sürekli yarım yamalak bir tartışmanın ‘istemezükçüsü’ olacağına, kendince önemli saydığı birkaç konuyu ısrarla ve inatla konuşmaya devam edebilir.
Ama bunun bir şartı var: Başbakanın gündeme getirdiği konuyu ‘Bu bir saptırmadır’ cümlesiyle birlikte bile gündeme getirmemek. O konudan tek kelime bile etmemek.
Paylaş