Paylaş
Bu açıklamadan beri de mahkeme kararını konuşuyoruz, kararı didik didik ediyoruz.
Mesela Cumartesi günü bu köşede, mahkeme kararındaki bir bulanıklıktan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ vesilesiyle söz ettim.
Bulanıklığı hatırlatayım:
İlker Başbuğ için (ve başka sanıklar için de) savcı TCK’nın 314/1 ve 312/1 maddelerinden ceza istemişti. 314/1, ‘Örgüt kurmak ve yönetmek’ suçunu düzenliyor, 312/1 ise ‘Cebir ve şiddet kullanarak hükümeti devirme’ suçunu.
Mahkeme İlker Başbuğ için 314/1’den bir karar açıklamayıp ‘Sanığın suçu bir bütün olarak 312/1’e uyuyor’ diyordu. Ben de cumartesi günü, Başbuğ’un ‘örgüt kurup yönetmek’ten beraat mı ettiğini sormuştum.
Birazdan isim isim sıralayacağım, başka pek çok sanık bu durumda.
Mahkeme, kararında herhangi bir Yargıtay kararına veya içtihadına atıfta bulunmuyor ama savcının daha önce mahkemeye sunduğu esas hakkında mütalaasında ‘Yargıtay içtihatları’ diye bir ifade geçiyordu bu konuda.
Neydi bu içtihat?
Bazen kendi başına da bir suç olan bir şey (hükümeti devirmek üzere örgüt kurmak) başka bir suçun da ana unsuru (hükümeti devirmek) olabilir.
Dün telefonda konuşurken Taha Akyol’un verdiği örnek güzeldi: Bir evin kapısını kırmak kendi başına bir suç olabilir. Ama evin kapısı karılmış ve kapıyı kıran kişi bir de mala veya cana zarar vermişse, bu durumda kapıyı kırmaktan ötürü ayrıca cezalandırmak gerekmez.
Burada da, Yargıtay ‘darbeyi yapacak bir örgüt olmadan darbe yapma suçu işlenemez’ diyor, o yüzden mahkeme de, örgüt kurma ve yönetmeden ayrıca ceza vermiyor bazı sanıklara.
O zaman mefhumu muhalifinden giderek, hem ‘örgüt kurup yönetmekten’ (314/1) hem ‘hükümeti devirmekten’ (312/1) cezalandırılması istenen ama sadece ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir’ diyen 312/1’den cezalandırılan sanıkların aynı zamanda Ergenekon’un kurucu ve yöneticisi olduklarını söyleyebiliriz.
Kim bu sanıklar?
Hurşit Tolon, Tuncay Özkan, Alparslan Arslan, Doğu Perinçek, Durmuş Ali Özoğlu, Fuat Selvi, Hasan Atilla Uğur, Hasan Iğsız, Nusret Taşdeler, İbrahim Şahin, Kemal Aydın, Kemal Kerinçsiz, Kemal Alemdaroğlu, Levent Ersöz, Mehmet Eröz, Mehmet Fikri Karadağ, Mehmet Haberal, İlker Başbuğ, Şener Eruygur, Muzaffer Tekin, Sevgi Erenerol, Veli Küçük ve Yalçın Küçük.
Burada Yalçın Küçük’ün ve Kemal Aydın’ın durumu ayrıksı bir hal yaratıyor. Çünkü Yalçın Küçük de Kemal Aydın da, 311/1 (Meclisi ortadan kaldırmak), 312/1 (hükümeti ortadan kaldırmak) ve 314/1 (örgüt kurup yönetmek) ile suçlanıyor ama mahkeme onları sadece ‘Örgüt kurucusu veya yöneticisi olmak’tan, yani 314/1’den cezalandırıyor.
Buna göre Yalçın Küçük ve Kemal Aydın, bir örgüt kurmuş veya yönetmiş ama bu örgütün darbeye kalkışmasına hiç karışmamışlar.
Geri kalan 21 kişi ise darbeye teşebbüs etmiş (bazılarınınki ‘eksik teşebbüs’ olarak kalmış mahkemeye göre) ve karardan yaptığım çıkarsamaya göre de örgüt kurucusu veya yöneticisi de olmuş.
Karardaki bir başka bence önemli ve ilginç detay, mahkemenin Şener Eruygur, İbrahim Şahin, Tuncay Özkan, Durmuş Ali Özoğlu ve Kemal Aydın için ayrıca suç duyurusunda bulunmuş olması.
Mahkeme bu suç duyurusunu yaparken, bu sanıkların örgüt yöneticisi olarak mahkum edildiğini ve örgüt adına işlenen diğer suçlardan ötürü mahkum edilmelerinin yasal zorunluk olduğunu söylüyor sonra da ‘iddianamede sevk maddesinin olmadığı ve bu hukuki olgu nedeni ile cezalandırılmalarına ilişkin iddianamede anlatım da bulunmadığı görüldüğünden iddianame tanziminin zorunlu olduğu’ belirtiliyor.
Yani, en azından bu beş sanık için ek bir Ergenekon iddianamesinin düzenlenmesini ve ek bir yargılama yapılmasını istiyor mahkeme.
* * *
Ergenekon davasında mahkemenin verdiği kararı anlamaya çalışmaya devam ediyorum. Mesela kimlerin örgüt yöneticisi olarak ceza aldığını daha önce derli toplu görememiştim, şimdi burada sıralanıyorlar.
O yüzden kararı eşelemeye biraz daha devam edeceğim.
Paylaş