Paylaş
Yavaş yavaş iyice belirginleşiyor ki, bu ‘hassas’ kavramını Türkiye’nin yönetilmesiyle ilgili hemen hemen her konuda göreceğiz.
Son konumuz malum, faiz tartışması. Cumhurbaşkanı Erdoğan aralık ayında Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesi gerektiğini söyledi, daha sonra da bu sözlerini sürdürdü. Son olarak daha hafta başında Suudi Arabistan dönüşü gazetecilere yine faizlerin düşmesi gerektiğini yineledi.
Ama aslında bunun öncesi de var.
Hatırlayacaksınız, yolsuzlukla suçlandığı için haklarında Meclis Soruşturma Komisyonu kurulan ve sonra da bu kurulda aklanan dört bakanla ilgili karar belli olduktan sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu, ‘yolsuzlukla mücadele’ bağlamında bir paket açıkladı.
Bu paket başlıca iki şey içeriyordu:
1. ‘Şeffaflık’ adı verilen bölümde, mal beyanında bulunma yükümlülüğü genişletiliyor, partilerin ilçe başkanlarına kadar her düzey yöneticisi bu kapsama alınıyordu.
2. ‘Rant vergisi’ adı altında da, sahip oldukları arazinin imar durumu değişince bir anda yüksek kazanç elde edenlerin vergilendirilmesi amaçlanıyordu.
Cumhur-başkanı Erdoğan önce AK Parti’nin kimi yöneticileriyle yaptığı bir görüşmede paketin ‘şeffaflık’la ilgili bölümüne sitem etti, ‘Bana danışmadan açıkladılar’ dedi. Sonra halka açık bir-iki toplantıda da paketin ‘rant vergisi’ kısmını açıkça eleştirdi, ‘İnşaat sektöründen vazgeçemeyiz’ dedi.
Bu eleştirilerin ardından hükümet sessiz sedasız bu paketi seçim sonrasına erteledi.
Bu iki konunun, yani şeffaflık ve rant vergisi konularının Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde de önerildiği ama Erdoğan’ın her seferinde ‘Şimdi zamanı değil’ diyerek konuyu kapattığı söyleniyor. Ve yine iddiaya göre, zamanında kendisi tarafından geri çevrilmiş bu iki konunun Davutoğlu tarafından bir basın toplantısıyla duyurulması Erdoğan’ın tepkisini büyüttü.
Kamuoyuna ‘faiz tartışması’ olarak yansıyan, hepimizin cebine de dün bu satırların yazıldığı sırada 1 doların 2.60 TL’ye çıkmasıyla hasar verir hale gelen konunun arka planını oluşturan manzaranın kimi parçalarını anlatmaya çalışıyorum.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dün gazetelere yansıyan sözleri, bu konuda Cumhurbaşkanı ile arasında aynen başkanlık sistemi konusunda olduğu gibi bir mesafe olduğunu da gösteriyor zaten.
Davutoğlu ile Erdoğan arasındaki ‘hassas’ ilişkiyi yakından izlemekte fayda var.
Davutoğlu: Faiz kutuplaşması doğru değil
İZNİNİZLE araya gitmesin diye Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun New York’ta kendisine eşlik eden gazetecilere faizle ilgili söylediklerini buraya almak istiyorum:
‘Merkez Bankası’nın enflasyon hedefinin tutmamasının sebeplerinden biri tarım fiyatlarındaki artıştı. Neden? Kuraklık vardı. Bu bize şunu gösteriyor: Enflasyonu sadece Merkez Bankası’nın faiz ya da kur politikaları belirlemiyor. Burada işi kutuplaştırıp iki kutup gibi değerlendirmek doğru değil. Yatırımlar için enflasyon ve faiz kadar siyasi istikrar da önemli. Geçen yıl Cumhurbaşkanı, Başbakan değişti. O dönemde AK Parti içinde bir kriz olsaydı, bu faizleri yukarı çekerdi. (...) Dışarıdan sermaye çekmek zorundayız. Burada faizle enflasyon beklentisi arasında sağlıklı bir ilişki kurmazsak dış yatırım düşmeye başlıyor.’
Bu sözlerin kim tarafından getirilen eleştirilere cevap niteliğinde olduğu bence çok açık.
Merkez Bankası’nı hem enflasyon hedefini tutturamamakla hem faizi yükseltip yatırımlara engel olmakla eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna karşılık (bir kez daha) bankayı savunan Başbakan Davutoğlu.
Paylaş