Paylaş
Ülke çapında elektrikler kesildi. Bu kesintinin ülke çapındaki enterkonnekte sistemin çökmesinden ötürü olduğu anlaşılıyor. Bence bir numaralı facia bu.
Zaman zaman adını duyduğumuz ‘enterkonnekte sistem’i belki vücudumuzun kan dolaşımı sistemine benzetmek mümkün.
Devasa bir haritası var, burada yayınlamaya imkân olmayan, bu haritada elektrik üretimi yapılan santrallerden evlerimize ve fabrikalara kadar uzanan kablolar gözüküyor.
Elektrik dediğiniz şey, atomlardaki elektronlardan başka bir şey değil. Bunlar elektron olduğu için de elde tutmak da, bir yere hapsetmek de, onlara belli sınırların ötesinde hâkim olmak da mümkün değil.
O yüzden, enterkonnekte sistem, elektriği basitçe bir yerden bir yere ileten sistem değil sadece. Değişik gerilim ve yüklerde elektriği taşıyor, bu akımı dengeleyen merkezlerden geçiriyor, ihtiyaç olan yöne yönlendiriyor.
Yani bir yerde ‘akıllı’ bir sistem bu, daha çok bilgisayarlar tarafından yönetiliyor.
Geçmişte de büyük arızalar yaşadık. Mesela 2007 yaz aylarında elektrik talebinin çok yüksek olduğu saatlerde o anki elektrik fiyatını beğenmeyen bazı üreticiler, ‘Ben arızalandım’ deyip şalteri kapattı; elektrik üretimindeki bu azalma yüzünden sistem sıkıntıya girdi ama sıkıntı Türkiye’nin belli bir bölgesiyle (Ege) sınırlı kaldı. Çünkü enterkonnekte sistemin ‘aklı’ arzdaki bu yetersizliği dengeledi.
Peki dün ne oldu da sistem bu dengelemeyi yapamadı, tümüyle çöktü?
Bu sorunun cevabını bu satırların yazıldığı saate kadar bilmiyorduk. Acaba sorun arzda ani bir azalmadan mı kaynaklandı, yoksa kablo mu koptu, yoksa sistemin ‘aklı’ olan bilgisayarlara bir şey mi oldu?
Ne desek boş, tamamı spekülasyon.
Ama bildiğimiz bir şey var: Sistem çöktü, hem de yurt çapında çöktü.
Bu çöküntünün bir ekonomik maliyeti var, belki milyar dolar seviyesine ulaşan. Bir de manevi maliyeti var, ölçmenin mümkün olmadığı.
Bana soracak olursanız esas önemli maliyet de bu.
Yarın bir savaş olduğunda, yarın başka bir sıkıntı olduğunda, yaz gelip hepimiz klimalarımızı açtığımızda bu sistem çökerse ne yapacağız? Bu kez çöken sistemin yeniden çökmeyeceğinin bir garantisi var mı?
Dün yaşadığımız, Türkiye açısından bir ‘stratejik arıza’dır; bu denli zayıf bir yönümüz olduğu ortaya çıktı.
Arıza: Facialardan facia beğen...
DEDİM ya, aynı anda pek çok facia yaşadık diye. Bence en önemlisi enterkonnekte sistemimizin tümüyle çökebileceğini görmekti ama yanı sıra yaşadığımız iletişim faciası da bence bununla yarışabilir nitelikte bir faciaydı.
Ne Enerji Bakanlığı ne de arızanın sorumlusu olan Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) kamuya sağlıklı bir bilgi sunabildi. Her iki kurumun web siteleri de neredeyse işlevsizdi; ‘arıza’ ile ilgili tek satır bilgi bile yoktu bu sitelerde.
Hadi interneti ciddiye almıyorlar, peki ya ayaküstü yapılan açıklamalara ne demeli? Yok Avrupa bağlantısı kopmuş, yok şu olmuş bu olmuş...
Ya Başbakan Ahmet Davutoğlu’na ne demeli? Soru sorulduğunda ‘Arkadaşlar araştırıyor, kapsamlı bilgi vereceğiz’ demek dururken ‘Terör saldırısı dahil her şeye bakıyoruz’ demek, internet sitesi ve gazetelerin sansasyon iştahına kilo kilo yiyecek taşımak değil mi?
Yetkili ağızlardan bilgi verilmemesi medyamızın cehaleti ve sansasyon arzusuyla birleşince ortaya çıkan bilgi kirliliği de muazzam oldu.
Umarım siber saldırı değildir
BU çapta bir ‘arıza’ yaşanınca akla ilk gelen ihtimallerden biri siber saldırı.
Türkiye de, dünyanın bütün öteki ülkeleri de özellikle elektrik şebekelerine yönelik siber saldırı ihtimaline yıllardır önlem arayışında.
Daha birkaç ay önce Almanya bir saldırıya uğradı, Amerika’da çeşitli şebekelere her gün onlarca saldırı olduğu açıklanıyor.
Türkiye de bunun tatbikatlarını yaptı, kendince önlemler geliştirdi.
Eğer dünkü ‘arıza’ bir siber saldırıysa bütün o önlemlerin hiçbir işe yaramadığı da ortaya çıkacak.
Umalım ki ‘arıza’ olsun, siber saldırı değil!
Paylaş