Paylaş
Yıllardır her yılın bugünlerinde aynı yazıyı yazıyorum. Bana göre üniversiteye giriş sınavlarının ilk aşaması olan YGS veya Yükseköğretime Geçiş Sınavı da, ikinci aşaması olan LYS veya Lisans Yerleştirme Sınavı da, sadece bireylerin girip kişisel başarılarını aradıkları sınavlar değil. Bu sınavlara bir de devasa bir kurum katılıyor, Milli Eğitim Bakanlığı.
Biz çocuklarımızı en az 12 yıl bakanlığa emanet ediyoruz, bakanlığın bu 12 yılda neyi ne kadar başarabildiğini de YGS ve LYS sonuçları sayesinde öğreniyoruz.
Son altı yılın rakamlarına baktığımızda bakanlığın giderek daha çok çocuğumuzu liseden mezun ettiğini ama mezun olan bu çocuklarımızın akademik başarısının giderek daha düştüğünü net biçimde görüyoruz.
Akademik başarıdaki kötüye gidiş durdurulamıyor bile, ki aslında iyiye gidişe yönelmesi lazım trendin.
Maalesef ne iktidar partisi ne muhalefet partileri ve ne de medya YGS-LYS sonuçlarına bu muameleyi yapıyor ve bu sonuçları Milli Eğitim Bakanlığı’nın hesap verebilirliğini sağlamak için bir araç olarak kullanıyor.
Bu yıl sınava giren, hepsi de lise son sınıf öğrencisi 856 bin 159 kişi, kendilerine sorulan 40 Türkçe sorusundan ortalamada sadece 15.9’una doğru cevap verince, medyamız hemen bahane üretiyor: ‘Sorulardaki paragraflar çok uzundu, çocukların kafası karıştı.’
Söz konusu edilen sınavın hepimizin anadilinde yapılan bir sınav olduğunu, sınava giren çocukların bazıları çok başarılıyken ezici çoğunluğunun aslında çok başarısız olduğunu unutuveriyoruz.
Oysa sorunumuz tam da bu: Eğitim sistemimiz eşitsizlik üretiyor; az sayıda çocuğumuzu Türkçe sınavını başaracak kadar eğitebiliyoruz, çoğunu eğitemiyoruz.
Sadece Türkçe değil, sınavın yapıldığı öteki üç temel alanda (sosyal bilimler, matematik ve fen) durumumuz da farklı değil; hatta fen ve matematikte çok ama çok vahim.
Zaten esas eşitsizlik fen ve matematikte. Çok ama çok az sayıda çocuğumuzu temel matematik ve fen bilgisiyle donatabiliyor 12 yıllık zorunlu eğitim sistemimiz, ezici bir çoğunluk maalesef bu temel bilgilerden yoksun olarak liseden mezun ediliyor.
Tabloda, 2010 yılından itibaren YGS sonuçlarını görüyorsunuz. Rakamlar, yapılan 40 soruluk sınava katılan lise son sınıf öğrencisi adayların verdiği ortalama doğru cevap sayıları. Dört alanın her birinde ortalama doğru cevap sayısının giderek azaldığını, fen ve matematikte ise dibe vurmuş gibi durduğunu göreceksiniz.
Buna karşılık Türkiye’nin liselerinden mezun ettiği öğrenci sayısı 2010’da 648 binken bugün 856 bine gelmiş durumda; artış oranı müthiş. Bu artış önümüzdeki üç-beş yıl boyunca devam edecek ve her yıl liseden mezun ettiklerimizin sayısı 1 milyonun üzerine çıkacak, sonra o civarda sabitlenecek uzunca bir süre.
Yani eğitimdeki kalite sorunumuzun önümüzdeki yıllarda daha da artacağını, buna bağlı olarak eşitsizliğin de büyüyeceğini varsaymalıyız.
Bugün liseden mezun olacak çocuklarımızın yarıdan fazlasının kendi anadilini yeterince iyi okuyup anlayamadığını ve dolayısıyla kendini ifade edemediğini bilmek, bu çocukların daha en az 40 yıl iş arayacaklarını, çalışacaklarını, aileler kuracaklarını, çocuklar yetiştireceklerini düşünmek, bilmiyorum size ne hissettiriyor?
Kimse o çocukları suçlamaya kalkmasın!
Paylaş