Paylaş
Sonra Ankara’da gazetecilik yaptığım yıllarda, ki Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanlığı yılları, sık sık Köşk’e çıktım.
Ahmet Necdet Sezer’in 7 yılı biraz aşan Cumhurbaşkanlığı döneminde bir veya iki kez, resmi davetlere katıldım.
Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde de Köşk’e eskiye göre çok seyrek gittim.
Neredeyse 25 yılda Köşk’teki değişime de başka pek çok kişiyle birlikte tanıklık ettim.
Bir tur önemli değişiklik Demirel döneminde yaşandı, gerek resepsiyon salonu büyüdü gerekse bir konferans salonu eklendi Köşk’e.
Sonra esas büyük yeniden dekorasyon hamlesi Abdullah Gül döneminde yaşandı, mobilyalar ve renkler değişti.
Dün, artık Başbakanlık tarafından ofis olarak kullanılmaya başlanan Çankaya’ya gitmek biraz tuhaf bir deneyimdi. Cumhurbaşkanlığı buradan Beştepe külliyesine taşınmıştı ve giderken de kendi envanterindeki eşyayı almıştı. Muhteşem resim koleksiyonundan mobilyalara kadar.
Buna karşılık Başbakanlık da daha tam yerleşmemişti; odalar salonlar boştu, hatta çıplaktı. Öğrendiğimize göre şu an sadece Başbakanlık Müsteşarı bu binada Başbakan’la birlikte, ne devlet bakanlıkları ne de Başbakanlığın devasa bürokrasisi henüz Çankaya’ya göçmüş değil.
Biraz da seçimin sonucuna bağlı olarak önümüzdeki dönem Başbakanlık buraya tam yerleşecek; o zaman Çankaya’ya hayat yeniden eskisi gibi gelecek.
İşte bu tenha atmosferde NTV adına Başbakan Ahmet Davutoğlu ile iki saati biraz aşan bir söyleşi yaptık; Oğuz Haksever’in moderatörlüğünde, Mustafa Karaalioğlu ve Seda Öğretir’le birlikte sorular sorduk, cevaplar aldık.
Bilen biliyor, söyleşiyi eski resepsiyon salonunda yaptık; daha sonra Demirel döneminde yapılan ekle bu salon resepsiyon öncesi bekleme salonuna dönüşmüştü.
Davutoğlu’nun programda söylediklerini haber sayfalarında okuyacaksınız, ben biraz izlenim aktarmak istiyorum.
Başbakan zaten bu makama geldiğinden beri hayli yoğun bir tempoda çalışıyor ama işte aday listesi hazırlıkları vs son 10 gündür bu yoğunluk iyice artmış durumda, yayın öncesi sohbet ederken ‘Daha da az uyuyorum artık’ dedi, ‘Seçime kadar da uyku yok’.
Yine de yüzünde ve beden dilinde o uykusuzluğun izi pek belli olmuyor; morali de hayli yüksekti ama aday listesi hazırlama faaliyetinin onu psikolojik olarak da yorduğu anlaşılıyordu, ‘Hepsi de tanıdığımız insanlarla ilgili kararlar veriyorsunuz, kolay değil’ dedi. Listeye nihai halini veren ‘Yüksek Kurul’da o yüzden bazı üyelerin toplantılar sırasında sağlık sorunları bile yaşadığını anlattı Başbakan.
Yayın sonrası Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ile görüşmesi vardı. Malum, perşembe öteden beri ‘Devlet günü’. Ama o görüşme öncesi bizi makamına davet etti Davutoğlu, Kenan Evren’den beri Cumhurbaşkanlarının makam odası olarak kullandığı odayı şimdi Ahmet Davutoğlu makam odası olarak kullanıyor. Bir önceki gece Bakanlar Kurulu da bu binada toplanmış.
‘Yeni’ Çankaya Köşkü veya halihazırda var olan ‘Yeni Başbakanlık’tan taşınılmakta olan ‘En yeni’ Başbakanlık izlenimleri böyle.
Başkanlık sistemi ve Davutoğlu
Başbakan Davutoğlu’na AK Parti’nin seçim beyannamesini ve başkanlık sistemini de sorduk.
Davutoğlu söze ‘Hayatım boyunca içime sinmeyen hiçbir şeyi savunmadım’ diyerek başladı.
Sonra da meselenin sistem meselesi değil Anayasa’nın ana yapısı olduğunun altını çizdi. Özgürlükçü olmayan ve kuvvetler ayrılığına dayalılığı tartışmalı anayasanın yarattığı sakıncaları anlattı.
Ona göre meselenin özü Anayasa’nın bu çatısında yatıyor; önce özgürlükleri ve demokrasinin işleyişini konuşmalıyız; sistemi ondan sonra.
Ama hemen ekledi, mealen aktarıyorum: ‘Biz 2007’de de, 2011’de de parlamenter sistemi güçlendirmeyi önerdik, cumhurbaşkanının yetkilerini azaltmayı önerdik ama karşılık bulamadık, şimdi halkın seçtiği bir cumhurbaşkanımız var ve gidilecek yol başkanlık sistemi.’
Bir tartışma daha böylece sona erdi.
Paylaş