Paylaş
Yazımın en sonunda da şöyle bir not düşmüştüm:
“Bunlar Başbakan açısından son bir buçuk ayın gün gün anlatımı; HDP cephesi de benzer bir takvim hazırlar, olan biteni kendi açılarından yazarlarsa bu köşe onlara da açık. Önemli olan gerçeğe ulaşmak.”
HDP adına, zaten Başbakan’ın ağzından anlattığım kronolojinin her aşamasında bulunan Sırrı Süreyya Önder telefon etti ve 3 Eylül’den itibaren süreci bir de o anlattı.
Burada, özellikle Başbakan Davutoğlu’nun anlatımında iki kritik nokta vardı. Bunlardan birincisi, ‘yol haritası’ adı verilen doküman.
Öcalan’ın mutabakatı tam değil
Sırrı Süreyya Önder’in anlatımıyla, evet MİT Müsteşarı Hakan Fidan, 3 Eylül’de İmralı’da Abdullah Öcalan’a hükümetin ‘yol haritası’ adını verdiği bir metni götürmüş, Öcalan da bu metne mutabakatını bildirmişti.
‘Ancak’ diyor Önder, ‘Bu metne yol haritası denemez, Öcalan’ın gözünden yol haritası çok daha farklı bir şey, çok daha kapsamlı bir şey.’
Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken’den oluşan HDP görüşme heyeti, Hakan Fidan’dan dört gün sonra, 7 Eylül’de İmralı’ya gidip Öcalan ile görüşüyor. Bu görüşmede Öcalan, gelen metne mutabakatını verdiğini belirtmekle birlikte bazı temel itirazlarını da sıralıyor. Bunların ikisi çok önemli.
Öcalan, ‘merdiven yöntemi’ni, yani ben şunu yapayım ardından sen bunu yap diye özetlenebilecek yöntemi benimsemiyor. Karşılıklı güven ve bir takvim içinde yapılması gerekenlerin yapılmasını, yapılacakların karşı tarafın hareket etmesi şartına bağlı olmamasını istiyor. Öcalan’ın ikinci temel itirazı ise kendisinin araçsallaştırılmasına.
Kamu düzenini sağlama sözü verildi
Önceki günkü yazıyı okuyanlar hatırlayacak, Başbakan, Önder-Buldan-Baluken’den oluşan heyetin 10 Eylül’de Kandil’e giderek ‘yol haritası’nı götürdüğünü söylüyordu. Heyetle Başbakan Kandil dönüşü uzun bir görüşme yapmıştı ve bu görüşmede heyet Davutoğlu’nun anlatımıyla Kandil’in yol haritasına tam mutabakatını dile getirmiş ve ayrıca en geç 15 Ekim’e kadar Türkiye’de ‘kamu düzeni’nin sağlanacağı sözünü getirmişti.
Sırrı Süreyya Önder, 15 Ekim’e kadar kamu düzeninin sağlanacağına Kandil’in söz verdiğini aktardıklarını doğruluyor ama ‘yol haritası’ konusunda yine aynı noktaya geliyoruz: ‘Verilen belgeye harita denemez, genel ilkeler var, Kandil de bu ilkeleri kabul ediyor ama yol haritasının daha ayrıntılı olması gerek.’
Bu gelinen aşamada HDP heyeti, Kandil ve İmralı ile hükümet arasındaki en önemli ayrım noktası bu ‘yol haritası’ tabirinde düğümleniyor.
Yine de bir ‘harita’ var
Yine de, bir de hükümet tarafından yazılı hale getirilmese de bir çeşit daha somut, Öcalan’ın istediğine daha çok benzeyen bir ‘yol haritası’nın da bulunduğu anlaşılıyor.
Buna göre, Öcalan’ın İmralı’da kaldığı yerin değişeceğinin haberini geçen gün Deniz Zeyrek yazdı zaten. Öcalan’ın bir de ‘sekretarya’sı olacak. (Bir masada oturacak bir kadın sekreter değil!) Bu sekretarya 5 kişiden oluşacak, şimdilik Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken’in isimleri belli. Bir dördüncü isim muhtemelen Hatip Dicle olacak. Beşinci isim de bir kadın olacak ama henüz kesinleşmedi.
Sekretaryanın yanında çeşitli konularda komisyonlar olacak ve onlar da çalışacak. Devlet kanadının da bir müzakereci ekibi oluşturduğu, benzer komisyon yapılanmasına gitmekte olduğu zaman zaman duyuluyor.
Öcalan: Süreç yeni bir aşamaya geçti
Öte yandan Önder-Buldan-Baluken üçlüsünün daha üç gün önce Öcalan’la görüştüğü ve görüşme sonrası bugüne kadar görülmemiş uzunlukta bir duyuru yaptıkları da unutulmamalı. Bu duyurunun bana göre en önemli iki unsuru şunlardı:
1. Öcalan, ‘çözüm süreci’nin ölmek bitmek bir yana 15 Ekim tarihi itibarıyla yepyeni ve daha umut verici bir aşamaya geçtiğini ilan ediyor;
2. Yine Öcalan, 6-7 Ekim’deki kanlı olayların ve provokasyon olarak nitelediği başta Bingöl’deki suikast olmak üzere öteki olayların etkin biçimde soruşturulması gerektiğini söylüyor.
Başbakan, ‘Çözüm süreci zorda ama toparlarız’ diyordu, bütün yanlış anlamalara ve kötü iletişime rağmen toparlandığı anlaşılıyor.
*
Kobani konusunda da çok önemli bilgiler verdi Sırrı Süreyya Önder ama bugün yerimi tükettim, onları yarın yazacağım.
Özür ve düzeltme
ÖNCEKİ günkü yazıda askere taş atan milletvekili olarak Aysel Tuğluk yazacağıma Pervin Buldan yazmışım. Bu vahim yanlışımdan ötürü okuyucularımdan, Pervin Buldan ve Aysel Tuğluk’tan özür dilerim.
Paylaş