Paylaş
Seçimde yarış, hiç kuşkusuz iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi ile ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi arasında olacak. Normali de budur; muhalefet iktidarı yerinden edip kendisi oraya gelmek ister, bunun için yarışır.
Ancak Türkiye’nin siyasi haritası epey bir süreden beri, en azından 1995 genel seçiminden beri ‘normal’ değil. 2002’den itibaren bu anormallik farklı bir noktaya geldi ve Ak Parti üst üste üç genel seçimden tek başına iktidar olarak çıkarak bir çeşit ‘hakim’ parti haline gelirken karşısındaki rakipleri de ‘bölge partisi’ seviyesine itti.
Harita üzerinde baktığınızda, ana muhalefetteki CHP’nin milletvekili çıkarabilecek kadar oy aldığı illerin Türkiye’nin ortasında ve batısında (Doğuda Tunceli hariç) yoğunlaştığını, öteki muhalefet partileri Milliyetçi Hareket Partisi ve Kürt siyasi hareketini temsil eden partinin de yine belli bölgelerden milletvekili çıkarabildiğini, Ak Parti dışında hiçbir partinin ülke çapında yaygın başarı sağlayamadığını görüyoruz.
Geçmişe bakınca gözüken bu manzaranın sürüp sürmediğini elbette seçimden sonra anlayacağız ama milletvekili çıkartılan iller bakımından yapılan bir harita, bize seçimin yerelde nasıl bir rekabet içinde geçeceğini de söylüyor.
Bir an için Kürt siyasi hareketinin bu seçimdeki çatısı olacak olan Halkların Demokrasi Partisi’nin seçimde 5 milyona yakın oy alıp yüzde 10 ülke barajını geçeceğini varsayalım, yazının geri kalanını bu spekülasyon üzerine kuralım:
- Ülke barajını geçmesi, HDP’nin milletvekili sayısını bazı illerde dramatik biçimde arttıracaktır. Örneğin, 2011’de 11 milletvekili çıkarak Diyarbakır’da bağımsız adaylar 420 bin oy alıp 5 milletvekili çıkarabilmiş, Ak Parti ise 218 bin oy almasına rağmen 6 milletvekilliğini kazanmıştı. Bağımsız adayların partisi ülke barajını geçmiş olsaydı milletvekili dağılımı çok değişecek, HDP’nin milletvekili sayısı 7’ye çıkarken Ak Parti’ninki 3’e düşecek ve sürpriz biçimde 15 binden biraz fazla oy alan CHP de 1 milletvekili çıkaracaktı.
- Diyarbakır’da ansızın CHP’ye 1 milletvekili kazandıran durum, İstanbul’da farklı sonuçlar üretebilir. Seçim aritmetiğinin sürprizleri bunlar. Gelin 2011’de 30 milletvekili çıkaran İstanbul’un 1 numaralı seçim çevresine bakalım. Burada Ak Parti 1 milyon 400 bine yakın oyla 16 milletvekili çıkarmış, CHP 970 bin oyla 11, MHP 260 bin oyla 2 ve HDP de 133 bin oyla 1 milletvekili kazanmış. (HDP’nin barajı aşabilmesi için İstanbul’daki oylarını çok arttırması gerek, ben 2011’de bu partinin 198 bin oy aldığını varsayarak hesap yapacağım, siz başka bir varsayımla başka bir hesap yapabilirsiniz, bir engel yok.) HDP 2011’de barajı aşıp bu bölgede 198 bin oy almış olsaydı, Ak Parti milletvekili sayısı 16’dan 15’e, CHP 11’den 10’a düşüyordu. MHP 2’den 3’e, HDP ise 1’den ancak 2’ye yükseliyordu.
Meraklısı tek tek her il için bu hesabı yapabilir; hem d’Hont sisteminde milletvekili dağılımının nasıl olacağının hesabı kolay hem de 2011 seçim sonuçlarına il il ulaşmak mümkün.
Söylemek istediğim şu: HDP’nin ülke çapında yüzde 10 barajını aşması, milletvekili dağılımında, özellikle de çok sayıda milletvekili çıkaran seçim çevrelerinde bazı önemli değişikliklere yol açacak.
Ben hesabımı 2011 seçim sonuçlarına bakarak yaptım, unutmayın o seçimde Ak Parti oyların neredeyse yüzde 50’sini almıştı, bugün aynı başarıyı gösterip göstermeyeceğini bilmiyoruz.
Bildiğimiz tek şey var: Bu seçimin sonucu en merak edilen konusu HDP’nin barajı geçip geçemeyeceği. Ve eğer geçerse Türkiye’de sahiden çok şey değişecek!
Paylaş