Paylaş
Bu yazı üzerine Sağlık Bakanlığı o hastane hakkında soruşturma açtı, bu arada ben hastanenin aldığı 1302 liralık ücretin Sosyal Güvenlik Kurumu tarifelerinde 85 lira civarında olduğunu öğrendim.
Yine bu arada aslında bir Başbakanlık genelgesiyle hastanelerin acil servislerinde hizmetlerin ücretsiz sunulmasının emredildiğini öğrendim ve yazdım.
Ama daha sonra başka bilgiler de gelmeye başladı.
Örneğin, o yazıda sözü edilen ama hiç adı verilmeyen (bugün de kuruma saygımdan vermeyeceğim) özel hastanenin yönetim kurulu başkanı nezaket gösterdi, beni aradı ve izahat verdi.
Onun söylediğine göre, Sağlık Bakanlığı, özel sağlık sigortası olup da acil servise başvuran hastalardan hastanelerin para almasına izin vermişti. Benim yazdığım durum da buydu; özel sağlık sigortası vardı yaralanan çocuğun.
Yönetim kurulu başkanı bana, ‘Biz özel sektörüz, dünyanın yatırımını yapıyoruz, en iyi doktorları ve en iyi teknolojiyi hastalarımızın hizmetine sunuyoruz, ücretimiz de yüksek evet’ dedi.
Ben bu konuyu köşemde daha uzatmamak için yazmayı kestim ama konu gelişmeye devam etti.
Son olarak hastanenin 1302 liralık faturası sigorta şirketine gönderildi. Hastanın ayakta tedaviler için yüzde 80 giderlerinin sigorta şirketi tarafından karşılanacağı poliçede yazıyordu ve bu da Türkiye’nin en büyük sağlık sigortası şirketlerinden biriydi ama şirket 1302 liralık faturanın yüzde 80’i olan 1040 lirayı değil sadece 590 lira ödemeyi seçti.
Sigorta şirketine neden eksik ödeme yaptıkları sorulduğunda alınan cevap çarpıcıydı: O hastane ile anlaşmamız yok, o yüzden biz de size ödememizi Tabipler Odası’nın tarifesi üzerinden yaptık.
Bu durumda, bir doktor muayenesi, bir röntgen çekimi, aynı doktor tarafından uygulanan dört dikiş, o dikişleri atmak için yapılan lokal anestezi iğnesi ve tetanoz da içeren bir karma aşı için ortaya üç ayrı tarife çıktı.
Hastane bu işlemlere 1302 lira alıyordu. Tabipler Odası aynı işlemler için 738 lira uygun görüyordu. SGK ise bu işlemleri yapan anlaşmalı kurumlarına 85 lira ödüyordu. Tabii bir de başbakanlık genelgesi var, 15 yaş altı çocukların yüzde yüz sağlık güvencesinde olması var, yani devlet hastanesine gidilse işlemin hastanın ailesine maliyeti 0 lira olacak, sadece TC kimlik numarası vermekle yetinilecekti.
Özel hastane açısından eleştirilecek konu şu: Hem ‘Ben özel sağlık sigortası olanlardan ücret alırım’ deyip Sağlık Bakanlığına kendinizi istisna olarak kabul ettireceksiniz hem de özel sağlık sigortasıyla anlaşma yapmayacaksınız... Burada yanlış olan bir şeyler var.
Bu, benim gözümde tek bir kişiye ait hikaye hiçbir zaman olmadı. Zaten yazılarım çıktıkça aldığım tepki ve şikayet mektuplarının sayısını ben biliyorum.
Sağlıkta fiyatlama çok ciddi bir mesele ve esasen bu mesele sadece bugünümüzü değil yarınımızı da ilgilendiren bir mesele.
Ama görece basit, hatta sıradan denebilecek bir işlemde bile bu denli fiyat farkı olması beni korkutuyor açıkçası. Bir yanıyla çok sıkı denetim altında olan ama bir başka yanıyla neredeyse başıboş, rasyonel çalışmaktan uzak bir sektörden söz ediyoruz galiba.
Sağlıkta serbest piyasa, sadece sağlıkçılar için olmalı
HİZMET sektöründe fiyat belirlemek de, katma değeri belirlemek de çok zor, bunu biraz mikro iktisat okumuş herkes bilir.
İki lokanta da yemek satar. Hatta diyelim ikisinde de köfte vardır. Ama birinin 1 liraya sattığına diğeri 30-40 lira fiyat koyabilir.
Aradaki o farkın nedeni nedir? Hiçbir zaman bunu mantıklı biçimde izah edemezsiniz, kimse de edemez. Önemli olan, pahalı satanın da müşteri bulmaya ve o fiyattan köfte satmaya devam edip edemediğidir. Ediyorsa ne âlâ...
Burada tüketici açısından önemli olan seçme olanağının bulunmasıdır. Bütün lokantalar köfteyi 40 liradan satmaya başlarsa, orada serbest piyasa kalmamış demektir.
Peki sağlık sektöründe durum ne?
Bana soracak olursanız, bir lokantanın köftesini pahalı yapan şeyle bir hastaneyi pahalı yapan şey arasında kategorik olarak pek fark yok.
Biri diyor ki, ‘Özel bir mekandayım, özel yetenekli aşçı çalıştırıyorum, çok özel yetiştirilmiş etler kullanıyorum...’
Pahalı hastane de diyor ki, ‘Çok yatırım yaptım modern bir bina inşa ettim, içini en son alet edevatla doldurdum, en iyi doktorları çalıştırıyorum...’
Fakat aslında biraz derinine dalıp baktığınızda bir hastaneyi diğerinden farklı kılabilecek tek şey, doktor ve sağlık personeli kalitesi farkıdır. Diğer alet edevatın, binanın, mimarinin vs hasta açısından hiçbir önemi yoktur. Bugün bu hastanenin aleti daha yüksek teknolojilidir, yarın diğerinin. Ama farkı yaratan şey doktor başta olmak üzere sağlıkçılardır, insandır yani.
Bana soracak olursanız sağlık sektöründe serbest piyasa sadece doktorlar başta bütün sağlıkçıların ücretleri için geçerli olabilmelidir. Diğer şeyler, sarf malzemeleri ve tetkik cihazları fiyatları için mutlak anlamda narh uygulanmalıdır.
İlaçta yapılanın aynısı özel hastaneler için de yapılmalıdır.
Paylaş