Paylaş
O zamanlar Radikal gazetesini yönetiyordum ve gazetedeki arkadaşlarımla birlikte ‘kozmik oda’da neler bulunduğunu biliyordum. Bunu gazetemize manşet de yaptık.
Daha önce, Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı binasında çalışmış bir binbaşı, oradaki belgelerin bir kısmını evine götürmüştü, sonra Ergenekon soruşturması yüzünden evinde arama yapılınca da bu belgelerin tamamı Ergenekon dava dosyasına girmişti.
Neler yoktu ki, Eskişehir’de Binbaşı Fikret Emek’in bilgisayarında bulunan belgeler arasında... Mesela kapsamlı fişlemeler vardı; ordumuz vatandaşı, esnafı ‘Alevi’dir’, ‘Kürt’tür’, ‘İslamcıdır’ diye tek tek fişlemişti.
Şimdi, kozmik odada arama yapılmasına da vesile olan Arınç’a suikast iddiası dosyası savcılık tarafından kapatılınca arama yapılan kozmik odada neler bulunduğuna dair daha iyi bir fikrimiz de oldu. 2010 Ocak ayında Radikal’de yayınladığımız gibi evet fişleme dosyaları vardı ama dahası da vardı.
Savcının takipsizlik kararından aktarıyorum: ‘Siyah personel, yeşil personel, turuncu personel, beyaz personel, yardımcı kuvvet olarak gösterilen çizelge, koruculardan faydalanma, halk, oy tabanındaki hareketlilik, partiler sistemi, tarikatlar, azınlıklar, yeni kurulması gereken gerilla birlikleri, grup ve bireysel gayrinizami harple ilgili yönergeler, rektörlerle ilgili gizli dokümanlar...’
Her biri kendi başına bir yazı konusu ama iki başlık en çok dikkati çekenler: 1. Yardımcı kuvvet olarak gösterilen çizelge; 2. Yeni kurulması gereken gerilla birlikleri...
Bence o odada sağa sola gizlenmiş, gömülmüş silah ve mühimmatın adresleri de vardı, nedense bu listeye girmemiş.
Kontrgerilla dediğimiz şey tam da bu. Hani bize defalarca ‘Kapatıldığı, lağvedildiği’ söylenen ‘Gladio’ veya İngilizcesiyle ‘Stay Behind’ orada duruyor ve hâlâ daha da faal.
Daha da önemlisi, şimdi bu listeler, yani ordumuzun ‘Bir işgal olursa sen arkada kalır gerilla savaşı yaparsın’ diye yetiştirdiği insanların listesinin bir kopyası bilmediğimiz birilerinin de elinde.
CHP, ‘Çözüm süreci’nin neresinde
CUMHURİYET Halk Partisi aralık ayında Meclis’e bir ‘torba kanun teklifi’ verdi, başlığı ‘Toplumsal Barış ve Demokrasi İçin TBMM İçtüzüğü’nde ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ olan.
Bu teklifin genel gerekçesi Kürt sorununa dair bir manifesto ve çözüm önerileri bütünü aslında ve kamuoyunun CHP’nin ağzından duymaya alışık olmadığı çok önemli cümleleri içeriyor.
Bir kere soruna ‘Kürt sorunu’ diyerek adını koyuyor, sonra ‘Anadilde eğitim’i savunuyor, ‘Güvenlikçi yaklaşım yerine sorun Meclis zemininde ele alınmalı’ diyor.
CHP’nin çözüm sürecine ilişkin eleştirel tutumu için de ‘Hükümet tarafından yürütülmekte olan mevcut çözüm sürecine olan eleştirilerimiz de, sürecin gerekliliğine dair bir tereddütten değil, tam aksine, izlenen yöntemin kalıcı barışın sağlanması için doğru yöntem olmadığı inancından kaynaklanmaktadır’ deniyor.
Çok güzel bir metin gerçekten.
Ama etrafınıza bir sorun, CHP’nin Kürt sorunu ve çözüm süreci konusundaki düşüncelerini kim nasıl biliyor? Bu metinle ilgisi olmayan şeyleri insanlar CHP’nin görüşü sanıyorlar.
Peki ama CHP’nin görüşü sahiden bu metne yansıyanlar mı?
Bakın geçen hafta CHP Genel Başkanı partisinin grup toplanısında neler dedi:
- “HDP, ‘Barışın önündeki en büyük engel, AKP’, AKP ‘En büyük engel HDP’dir’ diyor. Açık ve net söyleyeyim, AKP ile HDP arasında bir seçim işbirliği var ve bu işbirliğini götürmek istiyorlar.”
- “Son yapılan açıklama hükümetin açıklaması mı? Hayır. Abdullah Öcalan’ın açıklaması. Hükümet nerede, niye bir açıklama yapmıyor?”
- “Sorunun çözümü için tek adres TBMM’dir. Biz bunu hep söyledik ve diyoruz ki, bu sorunu çözmek isteyenler dört şarta uymak zorundadır.”
- “Bir; samimi ve dürüst olacaksınız. Samimi ve dürüst değiller. İki; gizli kişisel bir ajandanız olmayacak. İki tarafın da gizli, kişisel ajandaları var. Üç; millete izah edemeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz. Öyle angajmanlar var ki, anlaşılıyor ki açıklama yapmaktan korkuyorlar. Dört; CHP’ye ve diğer muhalefete bilgi vereceksiniz. Bu dört şart uygulanıyor mu? Hayır uygulanmıyor. Tam bir aldatmaca, seçim yatırımı.”
İnsanın kafası karışıyor: Çözüm süreci ‘seçim yatırımı’ mı, yoksa ‘Toplumsal barışı sağlama girişimi’ mi? CHP hangisini söylüyor?
Paylaş