Paylaş
‘Biçim’ dediğimiz şey de dönüyor dolaşıyor, ‘Ak Parti seçimde yüzde kaç oy alacak’a indirgeniyor.
Peki o zaman gelin bunu konuşalım: 30 Martta yapılacak yerel seçimde Al Parti, İl Meclisi ve İl Genel Meclisi oylamalarında yüzde kaç oy alırsa ‘başarılı’ sayılacak?
Adalet ve Kalkınma Partisi daha önce iki kez yerel seçime girdi.
Bunlardan birincisi tam on yıl önce 2004 yılındaydı ve parti bu seçimde İl Genel Meclisi oylamasında Türkiye çapında yüzde 41.67 oy aldı.
Ak Parti’nin ikinci yerel seçimi 2009’daydı. Bu sefer parti oy kaybetti ve İl Genel Meclisi oylamasında Türkiye genelinde yüzde 38.39 oy alabildi.
Gördüğünüz gibi yerel seçimlerde bütün partiler gibi Türkiye’nin dominant siyasi gücü olan Ak Parti’nin oyları da, milletvekili genel seçiminden hayli farklı çıkıyor.
Seçmen, baraj da uygulanmayan bu seçimde, gayet de bilinçli biçimde başkanını seçerken farklı, il genel meclisine oy verirken farklı tercih kullanıyor.
Baştaki soruyu yeniden hatırlayalım: Ak Parti, İl Genel Meclisi ve İl Meclisi oylamalarında yüzde kaç oy alırsa başarılı sayılacak?
10 yıl önceki oy oranı mıdır bu partiyi ‘başarılı’ yapacak olan, 5 yıl önceki oy oranı mı? Yoksa bunlardan da yukarısı, mesela yüzde 42’nin üzeri mi?
Tabii bir de genel seçimdeki oyuna bakarak karar vermek de mümkün: Yüzde 49’un altındaki her oyu başarısızlık sayacaklar olacaktır mutlaka.
İçeriği boşaltılan ve biçimsel tartışmaya dönüşen (ama her seçmende de bir kanaat oluşturan) son olaylar mutlaka iktidar partisinin oylarını etkileyecektir. Daha doğrusu, sürecin yönetilme biçimi bu etkiyi yapacaktır.
Ve bu süreç yönetiminin 30 Mart sonrası daha da önem kazanması beklenir. Çünkü oy kaybı-kazancı konusu, 30 Haziran’da ilk turu yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimini ve en önemlisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın aday olup olmama kararını etkileyecektir.
Başbakan, anlaşıldığı kadarıyla yerel seçimde yüzde 40’ın üzerinde alınacak oyun kendisinin birinci turda seçilmesini kolaylaştıracağını düşünüyor. Buna adı konmamış bir ‘başarı çıtası’ diyebiliriz.
2008 küresel ekonomik krizi sonrası büyük bir ekonomik durgunluğun ortasında alınan yüzde 38.4 oy bugünün ciddi yönetim krizinin ortasında alınacak yüzde 40 oyla kıyaslanabilir mi?
Göreceğiz...
Sayı saymayı bilmezler ülkesinde…
Örnekler art arda birikince yazmak kaçınılmaz oldu.
- Biri diyor ki, kurun yükseleceğini bilen (ve yükselmesinde de payı olan) bir katılım bankası 2 milyar dolar kazandı. Yahu kur artışı farkından bu kadar parayı kazanmak için kaç para lazımdır? Kaldıraçlı işlem yapılsa bile kim o kadar parayı riske atar? O bankanın bırakın özkaynağını müşterilerinin parası dahil bütün parası buna yeter mi?
- Bir başkası diyor ki, 100 milyar dolarlık yolsuzluk ve rüşvet söz konusu. Yahu Türkiye’nin toplam milli geliri kaç dolar? Bunun
böylesi bir oranı yolsuzluk olabilir mi?
- Yine biri diyor ki, 78 milyar Avro akladılar. Türkiye’nin cari açığını belki 15 ay boyunca finanse edebilecek ve üstelik tek kaynaktan gelen bir paradan söz edildiğini, bunun gerçek olamayacağını kimse söylemiyor mu?
- 17 Aralık operasyonuyla Türkiye’nin 120 milyar dolar kaybettiğini söylüyorlar. Milli gelirimizin 8’de birini son 20 günde buhar etmişiz yani. Kimse de bunlara ‘Saçmalamayın’ demiyor.
Paylaş