Paylaş
Türkiye, kendi vatandaşlarının çok küçük bir bölümüne (kabaca yüzde 10) dünyanın en iyileriyle rekabet edebilir bir eğitim verebiliyor. Bu eğitimli azınlık da Türkiye’de siyasi ve ekonomik gücü büyük ölçüde elinde tutan, kültür sanattan tutun gündelik hayatın ‘trend’lerine kadar her şeyi belirleyen elitler grubunu oluşturuyor. (İsteyen ‘Beyaz Türk’ler de diyebilir, ben demiyorum.) Normalde her türlü elitizme karşı olarak iktidara gelen AK Parti, bütün elitizmleri yaratan temel mekanizma olan eğitimdeki bu eşitsizliğe siyasi söyleminde hiç yer vermiyor, hiçbir zaman ‘Üç-beş elitin çocukları değil hepimiz, bütün çocuklarımız için iyi ve kaliteli eğitim’ demiyor, bu konuyu seçim propagandasının parçası haline getirmiyor.
Dün görüşlerimi yazdıktan sonra da sordum: Peki ama neden?
Bu soruya verilen en klasik cevap, ‘Çünkü AK Parti eğitimli toplum istemez’ cümlesi oluyor hep.
Cevabın gerekçesi de son derece basit: AK Parti’nin esas desteğini eğitimsiz kitlelerden aldığından hareketle, bu partinin iktidarını eğitimsizlere borçlu olduğu, eğitim seviyesini arttırırsa eskisi kadar oy alamayacağı öne sürülüyor.
Bu gerekçe ve dolayısıyla verilen cevap hiçbir biçimde mantıklı değil.
Birincisi, ülkemizde vatandaşlarımızın ortalama eğitim süresi 6.5-7 yıl. Yani, hangi parti, bırakın yüzde 40-50 bandını, yüzde 20’nin üzerine çıkarsa o partinin seçmenlerinin çoğunluğunun düşük eğitimli insanlar olması matematik gereği. Yani seçmenler eğitim seviyeleri arttı diye oy verdikleri partiden vazgeçecekse bundan yegâne etkilenecek partinin AK Parti olacağı tezi sakat bir tez.
Ha ama şu doğru: En çok oyu AK Parti aldığı için en büyük düşük eğitimli kitle AK Parti seçmeni içinde. Mesela CHP yüzde 25’lerde oy aldığı için seçmeninin içinde daha yüksek eğitimliler daha büyük ağırlık sahibi gibi gözüküyor ama orana değil sayıya baktığınızda aslında yüksek eğitimlilerin daha çok AK Parti’ye oy verdiğini görüyorsunuz.
Peki madem ‘AK Parti eğitimli seçmen istemez’ cevabı mantıklı değil, o zaman neden AK Parti eğitimdeki eşitsizlik meselesini bir büyük siyasi mesele olarak ele almaz?
OECD istatistikleri ve özellikle de PISA sınavı sonuçları AK Parti’nin bu eşitsizliği gidermek için çalıştığını gösteriyor ama hükümet bu işi sessiz sedasız yapıyor, kendi başarıları arasında saymadan geçiştiriyor.
PISA sonuçlarına bakınca eşitsizliğin azaldığı gözüküyor ama azalmış haliyle bile dehşet büyük bir eşitsizlik var Türk eğitiminde. AK Parti durduk yerde bu tartışmayı başlatmak istemiyor olabilir. Çünkü en iyi eğitimi alan elit kesimler içinde bile aldığı eğitimden memnun olduğunu söyleyen çıkacağını sanmıyorum. Bu ülkenin ortak şikâyet alanı eğitim.
Biraz daha düşünelim: Acaba AK Parti neden eğitimde eşitliği kendine siyasi hedef olarak ilan etmiyor?
Bugün doğan çocuğunuz kaç yıl okuyacak?
ASLINDA eğitim konusunda vaziyetimizin ne kadar kötü olduğuna ilişkin rakamlar hep çok çarpıcı.
Az önce söyledim, bütün nüfusumuzun ortalama eğitim süresi 6.5 yıl. Geçenlerde yazdım, nispeden genç olan nüfusta, yani bugün 25-34 yaş arası (1980 doğumlular) grupta sadece iki kişiden biri (yüzde 46) lise ve dengi bir okuldan mezun olabilmiş.
Bu son grupta saydıklarımın en az 30 yıl daha Türkiye’de iş arayacaklarını düşünecek olursak, Türkiye’nin geleceğini bugünkünden çok da parlak bulmayabilirsiniz.
Peki ya bugün doğan çocuklar? Onlar kaç yıl eğitim alacaklar?
OECD raporuna yansıyan tabloya göre Türkiye’de bugün doğan çocukların eğitimde geçirecekleri ortalama sürenin 16 yıl olacağı tahmin ediliyor. (2000 yılından sonra doğan çocukların ortalama yaşam beklentisinin de 100 yıl olduğunu unutmayın; bu çocuklar 70’lerinin sonuna kadar çalışacaklar.)
Bu ortalama eğitim süresi beklentisi bakımından Türkiye OECD ortalamasında duruyor. Tabloya baktığınızda ülkelerin genellikle 15-17 yıl aralığında süreler tahmin ettiğini görüyorsunuz, bunu bozan bir-iki istisna var. Mesela Danimarka’da ortalama eğitim süresi olarak 19 yıl, Kore ve Portekiz’de de 18’er yıl bekleniyor.
Çocuk yapanların veya yapmayı düşünenlerin bilgisine...
Paylaş