Paylaş
TÜRKİYE, dünya arıcılığında hem koloni varlığı, hem de bal üretimi bakımından ikinci sırada yer alıyor. Ne var ki tarım ve tarımsal sanayi açısından yine kamuoyunda fazla bilinmeyen gerçeklerden biri de bu. Yani aslında büyük bir başarı tablosu ile karşı karşıyayız. Bu güzel ülke flora ve endemik bitkiler açısından da müthiş zenginliğe sahip. Başta bal olmak üzere polen, propolis, arı zehiri ve arı sütü gibi ürünlerin üretim potansiyeli yönünden dünyadaki 3-4 ülkeden biriyiz. Dahası var; arı yetiştiriciliği kırsal kalkınma çalışmaları, işsizlikle etkin mücadele ve iç göçün önlenmesi bakımından da önemli bir ekonomik faaliyet.. Peki her şey toz pembe mi? Tabii ki değil. Ciddi sorunlar var, çözüm arayışları ve beklentiler var. Bakalım Ege illerinin Arı Yetiştiricileri Birlik (AYB) başkanları neler diyor?
Kovan başına verim
Muğla AYB Başkanı Ziya Şahin, aynı zamanda Türkiye AYB Başkan Vekili. Muğla arıcılıkta çok önemli bir bölge. Özellikle çam balı üretiminde dünya birincisi. Birliğin 3704 üyesi bulunuyor. Başka ifade ile bu ilde 4 bine yakın aile bal ve diğer arı ürünleri sayesinde geçimini sağlıyor. Şahin, sektörde en önemli sorunlar arasında kovan başına verim düşüklüğünü gösteriyor. Gerçekten de, Türkiye kovan başına 17 kilogramlık üretimle Çin, ABD, Arjantin ve Rusya’nın gerisinde kalıyor. Şahin, “Oysa” diyor, “Kovan başına ortalama 30 kilogram alabilsek, üretici daha çok para kazanabilecek. Ama bunca zenginliğe rağmen elimizdeki fırsatları kullanamıyoruz.”
Yüksek verim için devlet desteğinin yanı sıra üretici eğitimi de şart gözüküyor.
Raf fiyatı pahalı
“Türk halkı balı seviyor ve daha çok tüketmek istiyor fakat rafta gördüğü fiyat aslında pahalı değil mi?” sorusuna, Ziya Şahin, “Evet pahalı” diyor. Sebebini de şöyle açıklıyor; “Üreticiden kilo başına ortalama 6 liradan çıkan ürün, tüketiciye 18-20 liradan satılıyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Bu hem üretici hem de tüketici açısından büyük haksızlık. Bu sorunu çözmeye bizim gücümüz yetmiyor. Kamuoyunun dikkatine sunuyorum.”
Şahin, bu arada polinasyon yani tozlaşmanın bitkisel üretimde verim ve kaliteyi artırıcı özelliğine dikkat çekiyor. Polinasyon gerçekten arıların sağladığı bir doğa mucizesi. Muğla AYB Başkanı, “Bir türlü bu olayın önemini anlatamadık. Bu konuda destek istiyoruz” diyor.
YAN ÜRÜNLER ÖNEMLİ
Şahin’in vurgu yaptığı konulardan biri de arı ürünü denilince sadece balın anlaşılması. Yan ürünler içinde polen, propolis ve arı sütünün beslenme ve vücut direnci sağlama açısından yararının fazlaca bilinmediğini söylerken, her gün 5-6 damla propolis tüketilmesini özellikle tavsiye ediyor. “Birkaç ay içinde ne kadar güçlü bir doğal destek olduğu görülecek” diyor. Tabii yetiştiricinin de söz konusu yan ürünleri üretme hususunda duyarlılık göstermesi önemli. Yoksa yalnızca bal üretimine odaklanmak arıcının çıkarına değil.
GELECEK TEHLİKEDE
Ziya Şahin, “Çok iyi niyetlerle kurulan Birlikler, bugün büyük sıkıntı içinde. Çünkü bize her türlü görev verildi ancak yetki verilmedi. Ekonomik gücümüz yok, yaptırım gücümüz de. Kurumsallaşma yönünden tıkanma noktasını yaşıyoruz. Mesela bal alıp satamıyoruz. Bu büyük bir eksiklik. Diğer yandan hayvancılık destekleri arasında arıcılığa ayrılan pay yüzde 1’i biraz geçiyor. Oysa arıcılığın katma değer yaratma potansiyeli büyük. Biz hakettiğimiz ekonomik desteği istiyoruz. Ancak gelinen aşamada geleceğimizden kaygı duyduğumuzu söylemeliyim” diyor.
Paylaş