Paylaş
Geçtiğimiz hafta İzmir bölgesinde su yönetimi ve sorunlarını tarımsal açıdan ele alıp değerlendirmek üzere yine Hürriyet Ege’de bir araya geldik. İlk sözü alan İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürü Levent Özkan, öncelikle toplantının zamanlaması ve önemine dikkat çekiyor. Özkan, “Bu sektörel görüşmeyi son derece isabetli buluyorum. Konu hem fazlasıyla güncel hem de çok stratejik. Gerçekten de günümüzde artık su, kuraklık ve iklim değişikliği faktörlerini göz önüne almadan ekonomik analiz ve öngörü yapmak çok zorlaştı. Ben şahsen bu hususta çalışma grupları kurulmasını önemsiyorum. Alternatif çözüm yolları üzerinde düşünmemiz ve araştırma yapmamız şart. İzmir bölgesinde su yönetimi üzerinde çalışan tüm taraflar, çözüm ortaklığı ve işbirliği arayışında olmalı” diyor.
KARAGÖL: EĞİTİM ŞART
Çiftçi temsilcisi olarak toplantıya katılan Menemen Ziraat Başkanı Metin Karagöl’ün ilk sözü şu oluyor: “Eğitim şart.” Karagöl’e göre tarımsal sulama hayati önem taşıyor, ancak bilinçsizlik gerek üretim gerekse verimliliğe büyük zarar veriyor. Karagöl, su yönetimi, planlanması ve kullanımı konusunda eğitim ve doğru bilgilenmenin altını çiziyor, “Gediz göz göre göre kirlendi. Yeraltı suları beslenemez hale geldi. Nehir yatakları mutlaka yeniden düzenlenmeli. Kuraklık had safhada. Şu anda çiftçinin 15 günlük suyu kaldı. Gediz’den denize su ulaşmıyor. Sorun öylesine kaygı verici boyuta ulaştı. Gölmarmara’nın suyu Gördes Barajı tarafından kesilmiş durumda. Göletler yüzünden barajın beslenmesi durmuş. Bölgede su yönetimi ve kullanımı açısından özellikle pamuk çiftçisi halen ne yapacağını şaşırmış bir konumda” ifadelerini kullanıyor.
SUYU HOR KULLANIYORUZ
Küçük Menderes Havzası’nda süt hayvancılığı yapan Tireli önder çiftçi Mehmet Doğan, “Su, hayati bir madde ama çok hor kullanıyoruz” diyerek tartışmaya giriyor ve şöyle devam ediyor: “Kırsalda ve köylerde muazzam bir su israfı olduğunu bizzat gözlemliyorum. Bu plansız ve aşırı su kullanımının mutlaka önüne geçmeliyiz. Ayrıca şehir su şebekelerinde de büyük kayıplar olduğunu biliyoruz. Çözüm belli... Hızla basınçlı su sistemlerine geçiş yapmak. Tarımda damla sulama sistemine geçiş zorunlu hale getirilmeli. Bu elbette kolay değil ama başka çare de yok. Çiftçiye uzun vadeli destekler vererek, bu sistemin altyapısını kurmaktan başka seçenek yok. Bu süreçte üretici bir bedel ödese dahi zaman içinde çok avantajlı olacak. Ancak bu çerçevede Tarım ve Orman Bakanlığı, DSİ ve yerel yönetimlerin işbirliği çok önemli. Diğer yandan atık suları geri kazanmayı ve tekrar kullanılabilir yapmayı da çok ciddiye almamız gereken bir sorun olduğunu düşünüyorum.”
BASINÇLI SULAMA SİSTEMİ
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Ul ise sorunun çözümü adına su kaynaklarının planlanması çalışmaları üzerinde hassasiyetle durulması gerektiğini vurguluyor. Prof. Dr. Ul’a göre, bu amaçla havza düzeyinde su kaynaklarının kullanımı tüm paydaşların katılımıyla planlanmalı, projelendirilmeli ve işletilmeli: “Su kaynaklarının yüzde 70’nin kullanıldığı tarım sektöründe, su iletim ve dağıtımında derine sızma ve buharlaşma yoluyla önemli oranda su kaybının gerçekleştiği açık kanallar yerine kapalı borulu sistemlere geçişin hızlanması ve yaygınlaşmasını sağlamalıyız. Son yıllarda ülke çapında çiftçilerin yüzey sulama sistemleri yerine basınçlı sulama sistemlerine geçmesi, suyun tasarruflu ve sürdürülebilir kullanımı konusunda oldukça önemli olmakla birlikte tek başına yeterli değil. Yağmurlama, mini yağmurlama ve damla gibi basınçlı sulama yöntemlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte her bölge ve her ürüne göre ayrı ayrı doğru sulama zamanı ve uygulanacak sulama suyu miktarını belirlemeye yönelik bilimsel yaklaşımların ve teknolojik desteklerin uygulamaya aktarılmasıyla suyun daha etkin kullanımı mümkün olabilir. Bu yönden su ve sulama konusunda eğitim almış ‘tarımsal yapılar ve sulama’ mezunu ‘ziraat mühendislerinin’ istihdamının artırılması su kaynaklarının sürdürülebilir olmasına yönelik önemli bir katkı sağlayacaktır.”
SULYEK MODELİ ÖRNEK OLACAK
“Sulama kooperatifleri tamamen kapalı sistemle çalışıyor. Ancak en önemli sorunumuz enerji” diyen İzmir Bölgesi Sulama Kooperatifleri Birliği Başkanı İlhan Yavuz, çok zor durumda olduklarını söylüyor. Yavuz, enerji maliyetlerini aşağı çekebilmek için özellikle güneş enerjisi yatırımlarına yöneldiklerini ifade ediyor. Bölgede bulunan 7 kooperatifin bir araya gelerek, sulamaya yönelik enerji üretim kooperatifi kurduklarını anlatan Yavuz, İZENERJİ ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ile projeye ilişkin ayrıntılı görüşmelerin devam ettiği bilgisini veriyor. Yavuz, “Çiftçinin en önde gelen girdi maliyeti olan enerjide yeni çözüm yolları bulmak zorundayız. Bu amaçla İzmir Sulamaya Yönelik Yenilenebilir Enerji Kooperatifi (SULYEK) kurduk. Güneş enerjisi projesi ile üretilen enerjinin mahsuplaşma yoluyla kooperatiflerimize maliyet katkısı sağlamak istiyoruz. Diğer sulama kooperatifleri de SULYEK’e katılırsa, ortaya çok faydalı bir işbirliği ve üretim modeli çıkacak. SULYEK’in Türkiye’de örnek bir proje olduğuna inanıyoruz” şeklinde konuşuyor.
AŞIRI SU TÜKETİMİNE DİKKAT
Yüksek ziraat mühendisi ve su politikaları uzmanı Ahmet Tomar, Gölmarmara’dan aşırı su çekildiğini ve Ahmetli Regülatörü’nün çalışmadığını söylerken, yeraltı sularına çok fazla yüklenildiği uyarısını yapıyor. Tomar’ın konuya ilişkin değerlendirme ve önerileri ise şöyle: “Tarımsal ürün deseni de su tüketiminde ciddi rol oynuyor. Söz gelimi Küçük Menderes bölgesinde silajlık mısırın aşırı su tükettiğini görüyoruz. Yeraltı suyu tüketimini azaltırken, bir yandan da yüzeysel suları depolama faaliyeti çok önemli. Yanı sıra su dağıtım kayıplarının en aza indirilmesi için açık sistemlerden vazgeçilerek kapalı borulu sistemlerin yaygınlaştırılması, su ücretlendirme politikasının yeniden ele alınması, hacim esasına dayalı fiyatlandırmaya geçilmesi ve geçiş için altyapı oluşturulması, kurumlar arası koordinasyonun sağlanması, çiftçi eğitimine daha fazla önem verilmesi ve eğitimin yaygınlaştırılması, su kaynaklarının etkin bir şekilde korunması ve kullanımı konusunda kapsamlı bir su yasasının çıkarılması, entegre su yönetimi anlayışıyla, bir havzada yer alan tüm su kaynakları dikkate alınarak havza bazında çalışmalar yapılmalı ve havza için en uygun su yönetim modeli oluşturulmalıdır.”
Daha önce düzenlediğimiz sektör toplantılarında da aynı tabloyu görmüştük. Konunun uzmanı bilgi sahibi sektör temsilcileri yine çözüm odaklı öneriler ortaya koyuyor. Özellikle artan kuraklık ile birlikte tarımda su yönetimi sorununun giderek artacağını artık biliyoruz. Çözüm uzmanlara kulak vermek ve cesur adımlar atmaktan geçiyor...
Paylaş