Paylaş
YAZILARIMI okuyan veya TV programlarımı izleyenler bilirler; ısrarla “Tarım-Sanayi-Teknoloji Entegrasyonu”na dikkat çekmeye çalışırım. Çünkü bu entegrasyon, yani bütünleşmede çok ciddi bir katma değer söz konusu... Üretim, istihdam, ihracat (döviz) ve kırsal kalkınma yönünden Türk ekonomisine muazzam katkı yapabilecek bir süreçten bahsediyorum. Ancak işin başlangıcına gittiğimizde şunu görürüz; tarımsal üretimin temeli ‘toprak’tır... Toprağın özellikleri ve yapısı ise üretimin başarısını belirleyen temel unsurların başında geliyor. Türkiye bu konuda dünya geneline bakıldığında çok şanslı ülkelerden biri... Ne var ki acaba bu avantajın yeterince farkında mıyız?
İki değerli tarım uzmanı Ziraat Yüksek Mühendisi Erdal Güncü ve Nazilli Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (ÖRKOOP) Müdürü Mehmet Şimşek ile kamuoyunda fazlaca tartışılmayan “sağlıklı toprak” konusunu görüştük.
Toprak PH’sının önemi
Erdal Güncü, “Tarımsal üretimi ilgilendiren en önemli özelliklerinden biri toprak PH’sıdır. Ne yazık ki ülkemizde toprak PH’sının önemi uzun yıllardan beri üreticilerimize anlatılsa da hala bu hususta çok eksik durumdayız. Üstelik devasa üretim kayıplarının yanında topraklarımız da gittikçe üstün vasıflarını kaybetmekte” diyor. Güncü’nün özellikle çiftçilere yönelik uyarıları da dikkat çekici; “Bilinmesi gereken temel konu şu: toprağa atılan besin elementlerinin ve gübrelerin ne miktarda atıldığı değil, bu verilen besleme ürünlerinin bitkilerimize ve ağaçlarımıza ne kadarının gittiği önem taşıyor. Siz kamyonlarca, tonlarca gübre atsanız bile, toprağın yapısı uygun değilse bu bir anlam ifade etmez. Bu gübreler bitkiler tarafından alınmazsa toprakta kayalar halinde birikir, topraklarımızı, sularımızı, çevremizi ve canlıları zehirler.”
Bilinçsiz ilaç kullanımı
ÖR-KOOP Müdürü Mehmet Şimşek ise, “İnsanlarda kan basıncı, yani tansiyon ne ise, topraktaki karşılığı da PH’dır” diyor. Şimşek, “Toprak, dünyanın en özel bölgesi olan Ege’ye olabildiğince cömert davranmış. Büyük Menderes, Küçük Menderes ve Gediz nehirlerinin suladığı, can suyu verdiği bu topraklar bünyesinde dünyanın en çok bitki türünü barındırıyor. Ancak yıllardır bu topraklar, bilinçsizce yapılan kimyasal gübre ve ilaç uygulaması, yanlış ve kirli sulama, ağır makinalar kullanımı sonucunda dengesini yitirmek üzere. Aşırı kireçlenme, betonlaşma ve tuzlaşma tehdidi altındayız” diye konuşuyor.
ÜRETİCİYE NET MESAJ
Erdal Güncü, Ege Bölgesi’nde her geçen yıl toprak PH’sının yükselmesi ve organik madde seviyesinin düşmesinin bilim adamlarını ciddi biçimde kaygılandırdığını söylüyor. Güncü, “Bilimsel ifadeyle söylersek, toprak PH’sı, toprak reaksiyonudur. Başka bir deyişle toprağın asit, nötr ya da alkali olduğunun göstergesidir. Toprak PH’sı, bir toprak çözeltisindeki asitliği veya alkaliliği tanımlayan bir ölçüdür. Nasıl ki tansiyonumuz belli sınırların altına veya üstüne çıktığında vücudumuzda ölüme bile varabilecek olumsuzluklar oluşturuyorsa, toprak PH’sının da istenilen seviyelerin altında veya üstünde olması topraklarımıza büyük zararlar veriyor. Yani toprak PH’sını ayarlamamak çok aç bir insanın karşısına her türlü yiyeceği koyup ellerini bağlamakla eş anlamlı. Bol yiyecek bir anlam ifade etmiyor, önemli olan bu yiyecekleri vücuda intikal ettirmek ve yararlı olmasını sağlamak” diyerek, yine üreticiye mesaj gönderiyor.
ÜRETİCİYE NET MESAJ
Mehmet Şimşek’in uyarıları ise şöyle; “Biz ÖR-KOOP tarım grubu olarak yaklaşık 10 yıl önce başlattığımız toprak tahlili çalışmaları kapsamında 1000 adet numune sonucuna göre ova yani taban arazide PH oranının oldukça yüksek seyrettiğini gözlemledik. Dağlık arazide ise tam tersi oranında düşük miktarlar karşımıza çıktı. Tüm hayat kaynaklarımız ve yeraltı sularımız, ürünlerdeki kalıntılar göz önüne alındığında geleceğimiz adına tehlike sinyalleri veriyor.” Sonuç olarak, çiftçilerimizin mutlaka “toprak tahlili” yaptırmaları gerekiyor. Düşük PH değerini ülkemizde çok ekonomik üretilen kireçle, yüksek PH değerini de kükürt ve yine kaynağı ülkemizde organik gübrelerle dengelemek mümkün. Konu biraz teknik ancak önemi çok büyük.
Paylaş