KOŞUYORLAR, yardımlaşıyorlar, inanıyorlar ve kazanıyorlar. Geçen sezonun ikinci yarısında ruhunu teslim etmiş Beşiktaş’ın, Del Bosque ile kabuk değiştirdiğini gördük.
Hazırlıklara başladığı 17 günde ortalama 2 saatten toplam 23 antrenman yapan siyah beyazlı takım, fizik kondisyon yönünden geçer not almasına karşın, taktiksel açıdan sıkıntılı bir görüntü sergiledi. Ama, bu da gayet doğaldı. Neredeyse baştan aşağı yeniden kurulan bir takımın, yeni bir oyun sistemine hemen adapte olmasını beklemek tabii ki, insafsızlık olur.
İnter’den alınan Okan Buruk, çalışkanlığı, yüksek oyun zekası ve klas hareketleriyle en olumlu transfer olarak göze çarptı. Berkant, dizginlenemeyen hırsıyla takıma dinamizm kattı. Ancak, kritik bölgelerdeki egoist hareketleri Beşiktaş’ın iki golüne mal oldu. Pancu, Ahmet Yıldırım, Tümer ve İbrahim Üzülmez, yeni sezonda da takımın vazgeçilmez isimleri arasında yer alacaklarını kanıtladı.
Lider futbolcu
‘Beşiktaş, yaptığı transferlerle sarardı’ diyorlar ama, ben bu söze kesinlikle katılmıyorum. Sarı lacivert ve sarı kırmızı renkli ezeli rakiplerden transfer edilen yıldızların, gerek antrenmanlarda, gerekse dünkü maçta siyah beyaz renkler altında hiç zorlanmadıklarını gözlemledim.
İkinci yarıda oyuna ‘her yönüyle lider futbolcu’ Sergen girdi. Del Bosque, PAF Takımı’ndan Serdar Özkan’ı da, eğitmesi için bu oyuncunun yanında oynattı. Brondby savunması Sergen’in zarif hareketlerini izlerken, Ahmet Yıldırım sahayı bir radar gibi taradı. 59’uncu dakikada sağ kanattaki Berkant’a öyle bir ‘hoşgeldin’ pas attı ki, Danimarkalı oyuncular tıpkı tribündeki seyirciler gibi hayranlıkla seyretti. Berkant, bu nefis pası aynı güzellikte bir vuruşla sonuçlandırıp, Beşiktaş’ın ikinci golünü attı. Yüksek fizik gücüyle Brondby’i kolaylıkla deviren Beşiktaş, yapılacak üç yabancı transferiyle gerek ligde, gerekse Avrupa’da rahatlıkla zirveye oynar. Adı Beşiktaş olan markayı tüm futbolseverler heyecanla beklesin.