FRANSA'DA 22 yıldır her 21 Haziran günü yapılan ‘‘Fˆte de la musıque’’ festivalini izlemeye gelen binlerce Avrupalı, Türklerin sergilediği futbol festivalini de ilgi ile izliyor.
Avrupa'yı böylesi cazip festivale hazırlayanlar, Türk Milli Takımı'nın ekstra futbol şölenini akıllarına getirmemişlerdi. Dün sabah stada doğru giderken Paris'in ünlü caddelerinde inanılmaz gösteriler vardı. Dünyanın en ünlü müzik grupları dev standlarda insanları coşturuyordu.
Paris'te adım atılacak yer yoktu. St. Denis Stadı'na gelenler turnuvanın favorisi olarak gösterilen ve sahaya tam kadro ile çıkan Kamerun önünde, Tuncay, Okan Yılmaz, Servet Çetin, Selçuk Şahin, İbrahim Toraman gibi gençlerden kurulu milli takımımızın güzel futbolunu izlediler.
Teknik Direktör Şenol Güneş, bugüne kadar Türk futbolunda gerçekleşmeyen bir ilke daha imza attı. Geçmiş dönemde, elindeki kadronun dışına çıkmayan ve gençleri ancak ümit maçında izleyen teknik adamlara da cesaret aşıladı. Rakip kim olursa olsun, gençlere güvenilmesini ve onların büyük maçların büyük adamları olduğunu gösterdi.
Pis bir penaltı
Maçı ‘‘Pis’’ bir penaltıyla kaybettik. Ama bu genç kadro mücadelesi, inancı ve futboluyla tribünleri dolduran binlerce sporseverin alkışını aldı. Milli takımın eleştirilecek yanı yok mu? Elbette var. Ama zihniyetlerinde gerçekleştirdikleri devrim onların her türlü kusurunu örtüyor.
Şenol Güneş'i alkışlıyorum, cesaretinden dolayı. Sonra, çok koşan Tuncay'ı, klasını sergileyen Yıldıray'ı, gol için çırpınan Okan'ı, bir dünya devi olduğunu herkese gösteren Rüştü'yü,Servet, Selçuk, Deniz ve İbrahim Toraman'ı elbette...
Bazıları, hep kötüyü işaret etmeyi ‘‘eleştiri’’ olarak algılıyor. Güzelliklere gözlerini kapamışlar. Onlar, Güneş ve öğrencilerinden gerekli dersi almışlardır sanırım.