DÜNYA ekonomisinin merkezi Lüksemburg’da, Türk Milli Takımı 2008 Avrupa Şampiyonası öncesi, rakipleri karşısında ekonomik olarak pahalı, gol ve oyun anlayışı olarak fakir bir görüntü sergiledi.
Milli Takım, Lüksemburg önünde ilk yarıda bol bol pozisyona girdi. Ancak 45 dakika boyunca sadece bir gol çıkarabildi. Fatih Terim, rakip fileleri havalandıracak formülü 20 gün içinde bulmalı.
Milli Takım’a renginin yanı sıra, tekniği ile de hava veren Mehmet Aurelio’nun rahat hareketleri dikkatlerden kaçmadı. Görev yaptığı süre içersinde sıfır hata ile oynadı. Orta alan ve savunmaya katkısı tartışılmazdı. İlk yarıda Fatih Tekke ile Nihat kanatlardan gelecek asistleri beklemeleri rakibin işini kolaylaştırdı. Terim’in, maçın 36’ncı dakikasında sağ kanat oynayan Arda’yı, sol kanattaki Tuncay ile değiştirmesi dikkat çekti.
İlk yarıda işler istediğimiz gibi gitmemişti. İkinci yarıya 3 değişiklikle başladık. Halil, Hakan Şükür ve Tümer ile rakip sahada daha çok göründük.
Kırılma noktası
Ancak bu kez de Lüksemburg rahat rahat kontratağa çıkmaya başladı. Maçın kırılma noktası da işte bu kontraataklardan birinde, Rüştü’nün kurtardığı gollük pozisyonda yaşandı. Tümer ve Arda Lüksemburg’da akıllarda kalan iki isimdi.
Futbol tecrübeli ve teknik adamlarla oynanır. 2002’de Dünya üçüncüsü olan takımdaki yardımlaşma ve tempoyu, bu Milli Takım’da ne yazık ki göremedim. Futbol sadece koşmaksa, Lüksemburg bizden daha çok koştu.
Göze hoş gelen ve tribünleri heyecanlandıracak, hedefleri olan ay yıldızlı bir kadronun özlemini Terim ve ekibi mutlaka gidermeli. Çünkü bu ekip 2006 Dünya Şampiyonası’na katılamamanın cezasını fazlasıyla çekti. 2008 Avrupa Şampiyonası’nın hayal olmaması için teknik kapasitesi üstün oyunculara ve disiplinli bir sisteme ihtiyacımız var.
Çünkü dünkü Lüksemburg’u, aralarında bir takım kuran medya mensupları bile yenerdi.