İsmail Er

İngiltere'yi yeneceğiz

7 Eylül 2003
<B>DAKİKA </B>50... <B>Kaleci Rüştü</B>, kendi yarı alanımızdan bir serbest atış kullanıyor. Kafasını kaldırıyor... İleride Hakan Şükür'ü görüyor. Topu Hakan'ın önüne bırakıyor.

Hakan, nefis bir çalımla topu filelere gönderiyor.

Gol sonrası Hakan, Rüştü'ye koşuyor. Attığı golün sevincini yaşamadan o mükemmel pas için Rüştü'yü tebrik ediyor. Bu gol ve gol sonrası yaşanan bu tablo, Liechtenstein'e attığımız farkın çok ötesinde anlamlar taşıyor.

Arkadaşlığın, yardımlaşmanın, paylaşmanın en güzel örneği bu görüntülerde yatıyor.

Sürpriz korkusu

Aslına bakarsanız kolay bir maçtı bizim için. Sadece 30 bin kişinin yaşadığı, Avrupa'nın bu küçük ülkesinin Türk Milli Takımı karşısında hemen hemen hiç şansı yoktu.

Ama bu tür maçlar zordur. Bu tür maçlara hazırlanmak, konsantre olmak daha da zordur. ‘‘Nasılsa kazanırız’’ diye sahaya çıktınız mı, beklemediğiniz sürprizlerle karşılaşırsınız.

Dünkü maçı Milli Takımımız adına süsleyen ikinci güzellik ise, futbolcularımızın ciddiyetiydi. Yaptıkları işi seviyorlardı, birlikte oynamaktan mutlu oluyorlardı ve oynamadan hiçbir maçı kazanamayacaklarını biliyorlardı.

Ruh ikizleri

Ve bunu 90 dakikanın her anında sahaya yansıtıyorlardı.

İşte bu iki güzel tablo, İngiltere maçı öncesi bize umut pompaladı.

Karşılaşma 3 golle kapandı. 5 fark da olabilirdi, 6 fark da...

Oyunu istediğimiz gibi yönlendirdik. Okan'la, İbrahim'le kanatlara yaydık. Tuncay ve Hakan Şükür ile gol noktalarında ‘‘şov’’ yaptık.

Bu maç şunu gösterdi. Futbol sadece sahada akıttığınız terden ibaret değil. Futbol, aynı zamanda bir ruh ve gönül birliği gerektiren ‘‘Takım oyunu’’

Dün sahada birbirinin ‘‘Ruh ikizi’’ gibi mücadele eden 11 futbolcumuz vardı. Ben bu takımın İngiltere'yi Kadıköy'de yenip Avrupa Şampiyonası Finallerine gideceğine yürekten inandım.
Yazının Devamını Oku

Bu Beşiktaş tutulmaz

30 Temmuz 2003
Beşiktaş, İngiltere'yi Şampiyonlar Ligi'nde temsil edecek Arsenal karşısında sergilediği başarılı futbolla lige hazır olduğunu gösterdi. Arsenal maçında forma giyen tüm oyuncular, üzerlerine düşen görevi fazlasıyla yaptı. Siyah beyazlı takım müthiş bir mücadelenin yaşandığı maçta Kaan Dobra, Serdar Topraktepe, Ahmed Hassan, Serdar Özkan ve Sinan ile beş net gol pozisyonuna girdi. Ancak, Arsenal defansını geçmelerine rağmen, çoğu kez Avusturyalı hakemin düdüğüne takıldılar.

Hakem rezaletleri

Söz hakemden açılmışken, Beşiktaş'ın hazırlık maçlarında bu konuda yaşadığı şanssızlığa değinmeden geçemeyeceğim. Gerek İsviçre, gerekse Avusturya'da oynanan tüm maçlarda hakem rezaletleri yaşandı. Dünkü Arsenal maçında Sinan'ın attığı nizami gol, komik bir şekilde iptal edildi. Bu da yetmedi, 76'ncı dakikada Ahmed Hassan'ın ceza sahası içinde düşürülüşü es geçildi.

Hakem konusunda yaşanan olumsuzluğa rağmen, 90 dakika boyunca pres yapan, baskı kuran ve saldıran taraf Beşiktaş'tı. 49'uncu dakikada Bergkamp'ın attığı gol, çocukların bile yapamayacağı bir hatadan kaynaklandı. Tümer, Ahmet Dursun, Ahmet Yıldırım, Emre Aşık ve Ronaldo ilk yarıda fizik yönden rakiplerine büyük üstünlük sağladı.

Sergen pişman oldu!

İkinci yarıda oyuna giren Sergen, mükemmel oyunuyla Arsenalli oyuncuları şaşkına çevirdi. Ancak, 63. dakikada ayağına öyle bir tekme yedi ki, oynadığına oynayacağına pişman oldu. Tribünlerden gelen protesto seslerine kulak tıkayan hakem, Sergen'e bu insafsız tekmeyi atanı sadece seyretmekle yetindi.

Forvet sorunu bence fazla abartıldı. Hazırlık maçlarında gördüğümüz kadarıyla Ahmet Dursun, Sinan ve Pancu, yeni bir yabancı golcüye gerek olmadığını gösterdi. Bu takıma kim alınırsa alınsın, bu saatten sonra ilaç değil, kangren olur. Arsenal gibi fizik üstünlüğü güçlü bir takıma nefes aldırmayan Sergen, istediği maçı rahat çevirir. Yeter ki, Sergen formunda ve sağlıklı olsun. İşte o zaman Beşiktaş, değil Türkiye Ligi'ni, Şampiyonlar Ligi'ni dahi sallar.
Yazının Devamını Oku

Golcü yok

27 Temmuz 2003
<B>TÜRKİYE </B>Lig Şampiyonu Beşiktaş, Avusturya Ligi'nin üçüncü haftasında liderliği elinde bulunduran Rapid Wien önünde, <B>‘‘Yeni oluşum hareketi’’</B>ni başlattı. Teknik Direktör Lucescu, Rapid Wien maçının ilk yarısında, takımın iskeletini teşkil eden Cordoba, Zago, Ronaldo, Ahmet Yıldırım, Pancu, Tayfur ve İbrahim gibi yıldızların arasına geçen yıl yedek kulübesinde paslanan Yasin, Ahmet Dursun, Tümer'in yanına Okan'ı sahaya sürdü.

İlk 45 dakikada sahada paslaşma inanç ve tempo vardı. ama gol atacak cisim ve kaleyi koruyacak isim yoktu. Aklı İngiliz kulübü Arsenal'de kalan Cordoba siyah beyazlı takımla adeta paralı evlilik yapmış bir aile bireyi gibiydi. Yediği golleri bizim tribünden seyrettiğimiz gibi izledi.

İkinci yarı savaşan ve sahada basmadık yer bırakmayan yıldızların mücadelesine sahne oldu. İbrahim ve Kaan kanatları otobana çevirdiler. Ceza alanı içersinde bulunan Pancu ve Ahmet Hassan'ı asistleri ile beslediler Hem tribünler, hem de oynayanlar özel karşılaşmayı final maçı havasına soktular. Ahmet Hassan şov yaptı, kafa vuruşu ile süper gol attı. Ümit zamanlaması ve kondisyonu ile dikkat çekiyor ama attığı golün dışında isabetli pasını izleyemedik.

Sinan gol yollarını kokluyor rakip defansı hırpalayarak arkadaşlarına gol pozisyonu hazırlıyor. Beşiktaş'ı, Sergen gibi liderden yoksun olarak izleyenler 4 gol seyrettiler ama siyah beyazlı takımdaki forvet sorununa kahrettiler. İlhan Mansız ya da alınacak süper bir golcü ile yeni sezonda Beşiktaş tutulmaz.
Yazının Devamını Oku

Küçük düşünmeyin!

9 Temmuz 2003
Beşiktaş'ın geçen yılki gol kısırlığı devam ediyor. Bu şartlarda Alpen Kupası'nda elde edilen ikincilik büyük başarı sayılmalı. Lucescu, doğru dürüst antrenman bile yaptıramadığı yıldızları sahaya sürüp kupayı kazanma düşüncesi yerine, PAF takımından gelen Serdar Özkan, Hakan, Serkan, Ümit, Mustafa ve denenmeye gelen İsmail'e şans verseydi, hem Türk futbolu, hem de Beşiktaş kazanırdı. Demek ki, açgözlülük bazen farklı yenilgilere neden olabiliyor!

Herkes golcü aradı

Büyük umutlarla alınan bazı oyuncular hayal kırıklığı yaşattı. Yıllardır yazarız, ‘‘Beşiktaş gibi Avrupa'da vizyon sahibi olacak takım 10 transfer yapacağına 3 süper star alsa, hem ekonomik, hem de manevi olarak güçlenir.’’ Ahmed Hassan, yine Beşiktaş’ın en iyisiydi. Emre Aşık ışık verdi. Ama forvette gözler, her zamanki gibi golcü aradı. İlhan Mansız, Ahmet Dursun sakat. Pancu orta sahada görevli. 'Gol makinesi' diye alınan Di Napoli teknik, koşuyor, yıpratıyor, ama sonuca gidemiyor.

100'üncü yılda çıtayı yükselttiklerini iddia eden yönetim, ekonomik yönden kulübü Avrupa standartlarına getirdi ama, transferdeki mantalite değişmedi. Bilgili yönetimindeki büyük insanlar küçük isimler düşünmemeli. Transfer komitesi haftalardır adı taraftarların dilinden düşmeyen Kluivert gibi star oyuncularla görüşmeme inadı içersine girdi. 'İsimsiz ama genç, gelecek vaadediyor' edebiyatı yapılarak hikayeler anlatılıyor. Beşiktaş'ın acilen çok kaliteli bir golcüye ihtiyacı var.
Yazının Devamını Oku

Beşiktaş tutulmaz

8 Temmuz 2003
<B>BEŞİKTAŞ,</B> hazırlık döneminin henüz başında ve eksik olmasına rağmen Dinamo Zagreb karşısında olumlu bir görüntü çizdi. Zaman zaman futbol adına enfes görüntülerin yaşandığı maçın yıldızı Ahmed Hassan'dı. Lucescu'nun ilk defa görev verdiği bu oyuncu, Sergenvari hareketleriyle oyuna güzellik kattı. Bir ara 'gitti' dediğimiz maçı çevi- rip, Beşiktaş'ı finale taşıdı.

Sıkıntı forvette

Savunma ve orta alanda genel olarak başarılı bir oyun sergileyen Beşiktaş'ın en büyük sıkıntısı forvetteydi. İlhan ve Ahmet Dursun gibi ustaların olmayışı, kolay kazanılabilecek bir maçı zora soktu. Lucescu'nun sürpriz bir şekilde kampa getirdiği Di Napoli, futbolu iyi biliyor, ancak gol vuruşlarında yetersiz. Denenmek için getirilen gurbetçi İsmail adeta İbrahim'in kopyası. Çok koştu, iyi mücadele etti. Sergen, Yasin, Tümer, İlhan, Zago ve Ahmet Dursun gibi yıldızların da katılımıyla Beşiktaş'ın çok daha farklı bir görüntüye bürüneceği muhakkak. Ancak, iyi bir golcünün alınmasının şart olduğunu da belirtmekte yarar var.
Yazının Devamını Oku

Gerçek şampiyon!

29 Haziran 2003
<B>TÜRKİYE, </B>FIFA Konfederasyon Kupası'nda üçüncü oldu ama pırıl pırıl gençler kazandı. Bence turnuvanın en renkli, en teknik ve en çok koşan ekibi ay yıldızlı futbolculardı. Gençlerin bu turnuvada sivrilmesini seyrederken, Rüştü, kaptan Bülent, Ergün, Yıldıray ve Alpay gibi ustaların da her zaman bu takımda yer alacaklarını gördük.

Teknik Direktör Güneş, Ümit Milli Takım'da filizlenen Fatih Sonkaya, Serkan Balcı, Volkan Arslan, Tuncay Şanlı, Deniz Barış, İbrahim Toraman, Servet Çetin, Gökdeniz Karadeniz, Okan Yılmaz, Selçuk Şahin, gibi istikbal vaadeden gençleri son maçta daha iyi bir gözle izleme imkanı buldu. Turnuvanın amacı Güneş'in de dediği gibi şampiyon olmak değil, geleceği görmekti. Güneş, amacına ulaşırken, Türk halkına da güçlü bir kadronun temelinin atıldığının mesajını verdi.

Şov yapan starlar

Kolombiya karşısında futbol şov yapan starlar arasında kaleci Ömer başarılı yer tutuşu, Servet'in yüksek tempodaki hırsı, Deniz'in bitmek bilmeyen enerjisi, Fatih Sonkaya'nın fiziksel üstünlüğü, İbrahim Üzülmez'in önlenemez sürati, Gökdeniz'in zekası, Volkan'ın sert markajı, İbrahim Toraman'ın tekniği, Necati'nin uyumu ve Tuncay'ın dünya starlarını aratmayacak golü ve zamanlaması FIFA Konfederasyon Kupası'nın unutulmazları listesinde yer alacak.
Yazının Devamını Oku

Güveneceksin!

27 Haziran 2003
FIFA Konfederasyon Kupası'nda akıllarda kalacak tek takım Türkiye. Yeni oluşum içerisindeki kadrosu ve dünyaya tanıttığı yeni yüzlerle 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası ve 2006 Dünya Kupası finallerine hazırlanan Türkiye, teknik ve fizik kapasitesi bakımından, oldukça iyi bir ekip olduğunu gösterdi.

Turnuvada Fransa'nın en büyük avantajı, rakiplerinin onun ayağına gelip oynamasıydı. Türkiye ise St.Etienne ile Paris arasında 600 kilometrelik mesafeden hem yol yorgunluğu hem de maç yorgunluğu ile boğuşup futbol arenasından zaferle çıkma mücadelesi veriyordu. İşte bu bezginliğin avantajı ile Fransızların usta ayakları adeta dans etti. Stadı dolduran Türkler de, Fransızlar da futbolun dansını iyi yapanı hayranlıkla izledi, hatta alkışladı.  Henry'nin attığı golde milli maç deneyimi olmayan Selçuk'un ofsayt kuralını bozarak kolaylık sağladı.

Güneş'in hataları

Gençleri böylesi turnuvada vitrine çıkartan teknik direktör Şenol Güneş'i överken, önemli hatalarını da görmeden geçemeyeceğim. Servet gibi genç ve çabuk oyuncu yedek kulübesinde neden tutulur? İbrahim, 4-4-2 sisteminin adamı olmadığını gösterdi. Sağ kanattan yapılan ortalara fiziki değil göz markajı yapan Alpay, Fatih Akyel ikilisinin hataları yenilir yutulur cinsten değildi.

Hakan Şükür'ün yerine Tuncay gibi starı çıkartan Güneş, Alpay ve Fatih Akyel'i hiç olmazsa bir maç dinlendirip, Deniz, Servet gibi gelecek vaadedenleri oynatmalıydı. Nasıl sağ kanatta Gökdeniz gibi usta ayak ortaya çıktıysa, nasıl Tuncay gibi golcü boy gösterdiyse, defansta da yeni isimler fışkırabilirdi. Madem turnuvada şampiyon olmak esas hedef değil. O zaman adamına göre muamele yapılmamalı.

Yazının Devamını Oku

Güneş'in çocukları

24 Haziran 2003
<B>BREZİLYA</B> futbol ilahlarının yetiştiği bir ülke... Top adamların ayağına değmiyor, adeta mıknatıs gibi yapışıyor. Dünyanın tartışmasız en iyi takımı. Dida, Ronaldinho, Ilan, Emerson, Adrıano, Kleberson, Rıchardınho gibi yıldızları inanılmaz bir futbol tekniklerine sahip. Kısacası, sambacılar, şampiyonlar şampiyonu...

Peki ya biz...

İddia ediyorum biz onlardan daha iyiyiz. Başkaldıran düşüncemizle, tekniğimizle, mücadelemizle...

Tuncay Şanlı'ya Brezilya forması giydirseniz, Real Madrid'inden, M.United'ine kadar tüm dünya onun peşinden koşardı, Ronaldinho'nun değil. Dün Brezilya'yı yenemedik. Ama inanın, yenmekten beter ettik, onları özellikle ikinci yarıdaki futbolumuzla ezdik, kupadan dışarı attık, eledik. Milli Takımımız bir gün Paris'e, bir gün Lyonn'a gidiyor. Deyim yerindeyse çektiğimiz, ‘‘Gavur eziyeti’’ ama tüm bunlara rağmen hiç bir şey bizi durduramıyor.

Favori biziz

Bu takım, 2004 Avrupa Şamhpiyonası'nda da, 2006 Dünya Şampiyonası'nda da kupanın 1 numaralı favorisi..

Yıllardır, eleştiri adına Şenol Güneş'i yerden yere vuranlar, şimdi ‘‘Güneş'in çocuklarına’’ alkış tutuyorlar. Geçmiş yıllarda Dünya şampiyonları ile maç yapmak için yıllardır sıra bekleyenler şimdi şampiyonlara korku salıyorlar.

Günlerdir Fransa'dayım. Tribünleri dolduran, statlara renk ve coşku Türk Milli takımı ve Türk seyircisi... Geleceğin yıldızları artık ayyıldızlı formayı giyorlar. Ve tüm dünya bu starların peşinde koşuyor. Çünkü onlarda, teknik, yürek, bilgi ve zeka var...
Yazının Devamını Oku