HER meslekte olduğu gibi, biz polislerin de görevlerimizin ifası sırasında başlarına gelen zaman zaman komik, zaman zaman da trajikomik olaylar yaşanır. Bu haftaki yazımda siz sevgili okurlarım ile böyle bir olayı paylaşmak istedim.
Geçmiş yıllarda Ankara’da bir ilkbahar gecesi yaşanmaktadır. Karakoldaki polisler, demlemiş oldukları çayı yudumlarken, semt sakinlerinden biri karakola gelerek, biraz ilerideki ara sokakta bir şahsın duvara dibinde kıvrılmış vaziyette yattığını ihbar etmişti. Hemen belirtilen yere giden karakol ekibi, yerde yatmakta olan şahsın aşırı alkollü olduğunu anlamışlardı ve doğruca bir sağlık kuruluşuna götürerek gerekli müdahalelerden sonra, şahsın ayılmasını takiben tekrar karakola getirmişlerdi. Polisler, karakolda misafir ettikleri ve Ulus’ta küçük bir dükkanı olduğunu belirten kibar bir tavırlı Bekir’e, kendi yemeklerini ve elleriyle hazırladıkları çayı ikram etmişlerdi. Sabah olunca da iyiden iyiye kendisine gelen Bekir’i evine göndermişlerdi.
Vatandaşın kibarlığı
Aradan 10 gün kadar geçmişti. Bir öğlen vakti Bekir karakola gelerek, polislerin sergilemiş oldukları görev anlayışından ötürü duyduğu memnuniyetini ifade etmiş ve beraberinde getirdiği közde pişirilmiş üç adet tavuğun kabul edilmesi ricasında bulunmuştu.
Günler geçiyor, Polis üstlenmiş olduğu görevi bir hakkın yerine getirme uğraşı içerisinde oradan oraya koşturuyordu. Bir gün, karakola gelen bir kişi, elindeki paketlerde kızarmış piliçlerin olduğunu ve bunları yine Bekir bey’in gönderdiğini söylüyordu. Karakol amiri, Bekir’i arayarak bu tür davranışını sürdürmesine gerek olmadığını, polis olarak görevlerini yaptığını belirtip, teşekkür ederek geri göndermişti.
Bu arada, semt sakinlerinden karakola gelen bazı vatandaşlar, son zamanlarda tavuklara yönelik olarak hırsızlık olaylarının meydana geldiğini, geceleyin bazı evlerin kümeslerine girilerek tavukların çalındığını söylemişlerdi. Ev ve iş yerlerine yönelik hırsızlık olaylarının olmaması için gerekli çalışmaları yapan karakol ekibi, bu kez tavukları hedef alan "Kümes Hırsızlığı"nı önlemek için kolları sıvamıştı.
İhbar ve tavuk tüyleri
Karakol ekibi, semt sakinleri ile yardımlaşma içerisinde kendilerine gelen ihbarları değerlendirmeye ve tavuk hırsızlarını suçüstü yapma gayreti içerisine girmişlerdi. Bazen hırsızları kıl payı kaçırıyorlardı, bazen de takip ettikleri izler, devamlılıklarını yitirdiğinden sonuca ulaşamıyorlardı. Çalınan tavukların bağırmalarını önlemek için kümes önünde koparılan veya kesilerek atılan başlarından, boyunlarından akan kan izleri de done olarak değerlendirmeye alınıyordu.
Bir gece, tavuk hırsızlığına yönelik olarak yine bir ihbarı alan karakol devriye ekibi, hızla belirtilen adrese intikal etmişti. Hırsızlığa maruz kalan kümes, adeta hallaç pamuğu gibi atılmıştı. Çok miktarda çalındığı tahmin edilen tavuk adedine paralel olarak, boğazlanan tavuklardan akan kan izleri de bir o kadar fazlaydı. Bu izleri dikkatlice takip eden ekip elemanları, kendilerini bahçeli bir evin önünde bulmuşlardı. Bahçede de devam eden kan izleri, polisleri bahçe içerisindeki evin kapısına kadar getirmişti.
Polisler gerekli önlemleri alarak kapıyı çaldılar. Kapıyı açan evin kadınına gerekli açıklamayı yapan polisler, evde inceleme yapacaklarını söylemişlerdi. Kadın önce buna karşı çıktıysa da, evin içerisinde uçuşan yolunmuş tavuk tüyleri ekibin dikkatini çekmişti. Birazdan her şey ortaya çıkacaktı. Eve giren polisler, evin odalarında yolunmuş ve de halen yolunmakta olan tavuklarla karşılaşmışlardı. Esas kendilerini şaşırtan olay ise, iç odaların birinde üstü başı tavuk tüyleri ile kaplanmış olan Bekir ile karşılaşmaları olmuştuÖ
Yapılan soruşturmalar sonunda, Bekir’in tavuk hırsızları çetesinin lideri olduğu ortaya çıkmıştı. Bekir yakın ve uzak semtlerden çalınan tavukları evinde topluyor, yoluyor, hazır hale getiriyor ve Ulus’taki dükkanında satıyordu.