Paylaş
Ancak, İsrail hükümeti, Ortadoğu barış sürecinde bazı adımların atılmaya çalışıldığı bu dönemde diplomatik bir krize yol açmamak için konuyu sümen altında tutuyor.
Bu önemli buluş, önce İsrail'de İbranice yayın yapan bazı gazetelerin iç sayfalarında kendine yer buldu. Sonra Tropper olayın peşini bırakmayınca, İngilizce birkaç ufak tefek internet sitesi daha haber yaptı.
Ben de tesadüfen bir Google aramasında rastladım bu habere. Sonra spesifik olarak bu konuyu araştırmama rağmen bu gizemli sütunla ilgili pek fazla kaynağa ulaşamadım.
Gizemli sütunun öyküsü, Tropper'ın Hz. İsa'nın doğum yeri, tüm semavi dinler için kutsal bir yer olan Kudüs yakınlarındaki Beytüllahim'de yaptığı bir gezide başlıyor.
TESADÜFİ KEŞİF!
Tropper, bölgede gezerken eşyasını düşüren bir turiste yardım etmek amacıyla çukura girdi. Ve orada, çukurun içinde tuhaf bir kalıntıya rastladı.
Bu, yaklaşık 5 ton ağırlığında olduğu düşünülen bir sütun ve üzerinde M.Ö. 9 veya 8'inci yüzyıla ait olduğuna ilişkin işaretler taşıyan bir sütun başıydı.
Bu kalıntıyı en ilginç kılan nokta da sütunun bütün olarak durmasıydı. Zira daha önce de bu dönemlere ait sütun başları bulunmuş ancak yapı parçalandığı için yer ve zaman uyumuna ilişkin tespitler eksik kalmıştı.
Tropper, İsrail'in en önemli arkeologlarının yer aldığı bir heyetle kalıntının bulunduğu yere gidip incelemeler yaptı.
2 BİN 800 YIL ÖNCE YAPILMIŞ
Yapılan incelemeler, sütun başındaki sembollerin 2 bin 800 yıl önce kullanılan tarzla uyum sağladığı tespit edildi.
Bir diğer önemli tespit de sütunun kemerli yaklaşık 200 metre olduğu tahmin edilen bir su kanalına açılan kapının yanında olmasıydı.
Tropper ve heyetteki arkeologlar, bu önemli tespitlerin üzerine daha derin incelemeler yapabilmek amacıyla İsrail Eski Eserler Kurumu ile temasa geçti.
Temas kurduklarında beklentileri, hiç vakit geçirmeden bu kazının yapılması için gerekli imkanların sunulmasıydı.
Çünkü, bu yapının gerçekten de tahmin edilen tarihlere ait olduğunun kanıtlanması, yalnızca tarihin akışını değil, bugünü de önemli ölçüde etkileme potansiyeline sahip.
SÜLEYMAN MABEDİ ZAMANINDAN KALMA
Zira, bu tarihler, Tevrat'a göre, Yahudilerin ilk tapınağı olan Süleyman Mabedi'nin hala ayakta olduğu döneme işaret ediyor.
M.Ö. 586 yılında Babilliler tarafından yıkılan Süleyman Mabedi'ne ait kalıntılara, tüm aramalara rağmen hala ulaşılabilmiş değil.
Bu nedenle bulunan sütun ve su kanalı, Kral Davut ve oğlu Kral Süleyman dönemine ilişkin önemli ipuçları verebilir. Daha önemlisi Süleyman Mabedi'nin kalıntılarının ortaya çıkarılmasına da yardımcı olabilir.
Tüm bunlar tarih yazımını etkileyebilecek nedenler… Bugünü etkileyecek olanı ise daha ilginç.
FİLİSTİNLİLERE KÖTÜ HABER
Zira, bu kalıntıların bulunduğu bölge Beytüllahim'de. Filistinliler, Beytüllahim'in kendilerine ait olduğunu, çünkü Yahudiler burada hiç yaşamadıklar için "Vaadedilmiş Topraklar" tezine dahil edilemeyeceğini savunuyor.
İsrail de Batı Şeria'da Beytüllahim'i dışarıda bırakan sınırı kabul etmiş durumda. Yani şu an Beytüllahim Filistin Yönetimi'ne bırakılan yerler arasında.
Kral Süleyman döneminde veya öncesinde burada, Yahudilerin varlığının kanıtlanması, zaten çıkmaz da olan Ortadoğu barış sürecindeki düğümün üstüne bir düğüm daha atabilir.
Zaten, İsrail resmi kurumlarının da bu kalıntıların daha derinlemesine araştırılmasına sıcak bakmamasının, özellikle ABD'nin Ortadoğu barış sürecini canlandırmak için bizzat devrede olduğu bir dönemde "diplomatik kriz" çıkartan taraf olmak istememesinden kaynaklandığı düşünülüyor.
“BİLİYORUZ, BU İŞİN PEŞİNİ BIRAKIN”
Nitekim, arkeolog heyet İsrail Eski Yapılar Kurumu'na başvurduğunda, bu kurumun sütunun varlığından 1.5 yıldır haberdar olduğunu da öğreniyor.
Dahası kendilerine el altından "işin peşini bırakın" mesajı da veriliyor.
Tropper ve diğer arkeologlar ise işin peşini pek bırakacakmış gibi görünmüyor. Şimdi, öykülerini İbranice gazetelerden İngilizce yayın yapanlara anlatarak, tüm dünyaya yaymaya çalışıyorlar.
Özetle, bu öykü daha çok su kaldırır gibi görünüyor.
Sütunun sonu ne olur bilinmez. Ancak, şimdiden siyasetin tarih yazma gücünün önemli bir sembolü olarak bir süre daha yerin altında gün yüzüne çıkmayı bekleyecek gibi görünüyor.
Yazarın son yazıları |
#17 Mayıs 2013 Ben Affleck’i kıskandıracak gizli operasyon...
#10 Mayıs 2013 İsrail'in "Gizli Mesajı"
#3 Mayıs 2013Ve “O kitap“ çıktı
#26 Nisan 2013 Kanser metastaz yaptı!
#19 Nisan 2013 Türkiye'nin en büyük rakibi
#12 Nisan 2013 Avrupa’daki ‘Doha derbisi’nin sırrı
Paylaş