Paylaş
Hatırlarsanız İran'la P5 +1 ülkeleri, yani BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi (ABD, Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti, Fransa, İngiltere) ve Almanya arasında 2015'te imzalanan anlaşma, Barack Obama'nın ABD başkanlığı döneminde, uzun müzakereler ve büyük emekler sonucunda gerçekleşmişti.
Anlaşmanın imzalanmasının ardından başta Almanya ve Fransa şirketleri olmak üzere birçok Avrupa ülkesinden çok uluslu şirketler, İran'a uygulanan ekonomik ambargonun kalkacağını düşünerek İran petrol ve doğalgazının dünyaya pazarlanmasına talip olmuş ve İran'a akmıştı.
Trump'ın ABD Başkanı Donald Trump'ın, nükleer anlaşmadan çekilme kararı sadece dünya barışını ve bölgesel istikrarı tehdit etmekle kalmadı, aynı zamanda İran'a yatırım yapmış birçok Avrupa şirketini de zor durumda bıraktı. Yani 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana neredeyse hiç çatırdamayan Atlantik İttifakı ikiye bölündü.
AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Mogherini, Trump'ın kararının hemen ertesinde, İran'la nükleer anlaşma konusunda, 'Avrupalılar olarak, bu anlaşmayı yerinde tutmaya devam edeceğiz' dedi. Karara, Fransa ve Almanya da büyük tepki göstedi.
Eski İsveç Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Carl Bildt, haftasonu Washington Post gazetesi için yazdığı makalede, "Trump'ın iran anlaşmasını havaya uçurması kararı, Avrupa'ya yapılan çok büyük bir saldırıdır" dedi.
Ancak Trump'ın kararına tepki gösteren sadece kıta Avrupası değildi. ABD'nin Avrupa'daki en büyük müttefiki olan İngiltere bile kararı "Ciddi bir hata" olarak nitelendirdi.
Geçen hafta mülakat yaptığım İngiltere'nin yeni Ankara Büyükelçisi Dir Dominick Chilcott'a konuyu sorduğumda, cevabı kesin ve netti:
"ABD Başkanı Trump'ın İran'la olan nükleer anlaşmadan ayrılma kararından dolayı derin hayal kırıklığına uğradık. Bunun bölgesel istikrara ve güvenliğe yardımcı olacağını düşünmüyoruz. Şu anda önemli olan İran'ın ve diğer taraf ülkelerin nasıl cevap vereceği. Yapmamız gereken bu anlaşmadan kurtulmaya çalışmak değil, ona katkıda bulunmaktır. Bu anlaşmada ne kadar uzun süre kalabilirsek o kadar iyi olur. İran büyük bir bölgesel güç. Dolayısıyla daha yakın çalışmaktan her iki taraf da faydalanacaktı. Bu anlaşmadan ayrılmamız, İran'la birlikte çalışma kabiliyetini oluşturmamıza yardımcı olmuyor. Dolayısıyla Amerika'nın yaptığı hareketin ciddi bir hata olduğunu düşünüyoruz."
İran'la yapılan nükleer anlaşma bölgesel istikrar ve dünya barışı için bir şanstı. Ancak bu barış ve istikrar ortamı, ABD Başkanı Trump'ın, Cumhuriyetçi seçmeni tatmin etmek isteyen İsrail yanlısı popülist dış politikasının kurbanı oldu. Öyle ki Trump'ın sonuçları düşünülmeden verilmiş kararı, yılların "Atlantik İttifakı"nı bile çatırdattı!
Paylaş