36 yaşındaydı, tartıştığı kocası tarafından kabloyla boğularak öldürüldü. Daha kadının bedeni toprağa girmeden, katil eş ifade vermeden, bazı gazetelerde olayın ‘Namus cinayeti’ olduğu yazılıp çizildi. Yaşim Erdoğan öldüğüne mi yansın, arkasından atılan bu çirkin iftiraya mı
Yeşim Erdoğan (36) geçen hafta 18 yıllık eşi Canmesep Erdoğan (40) tarafından evinde elektrik süpürgesinin kablosuyla boğularak öldürüldü... Şaşırmadınız değil mi? Şaşırmıyoruz artık, çünkü alışıyoruz... Cinayetin ardından olay bazı gazetelere nasıl yansıdı? “18 yıllık eşini eski sevgilisi görüşmeye devam ettiği için öldürdü.” Buna da şaşırmadınız değil mi çünkü arkasından gelecek cümleyi ezbere biliyoruz: Namus cinayeti! Canmesep Erdoğan da bulmuş demek ki işin kolayını... “Karımı öldürdüm namusumu kurtardım” deyip kendi de kurtulacak sanıyor... Bu da onun ağzından bazı gazetelerde doğruluğu araştırılmadan haber olarak yazılıp, milyonlarca kişiye ulaşıyor. Oysa Canmesep Erdoğan’ın polis ifadesinde böyle bir şey yok. Canmesep Erdoğan bu haberler bu haliyle yayınlandıktan sonra, ben bu satırları sizlere yazarken henüz savcıya bile ifade vermedi. Yani şimdilik kimse işin iç yüzünü bilmiyor... HatTa konuştuğum bir yetkili, “Namus, kıskançlık filan değil sebep” dedi. Yeşim Erdoğan öldüğüne mi yansın arkasından atılan bu iftiraya mı? Kadına şiddetin bu kadar arttığı bir toplumda bu cinayeti ‘namus’ diye verip ‘Bir kısım toplum’ vicdanında suçluyu aklamak da şiddete ortak olmak değil midir? Her şeyden önce ‘Ölüye saygı’ yok mudur? Hadi hepsi bir yana, 7 ve 17 yaşlarında annesiz kalan iki erkek çocuğun da mı hatırı yoktur!
Ve sosyal medya Özer Bal’ı keşfetti
Nasılsa öyle yaşanacaktı Söylenecek bir bahane hep vardır Ha bugün yalnız Ha günün ötesi Seni sevmek Beni harcamak olmayacaktı Sana yüklediğim anlamları Senmişsin gibi düşünme Aldanırsın. Sen o anlamlarla Sadece bende varsın Ben seviyorsam Sen bahanesin
Son aylarda pek çok kişi ‘Seviyorsam’ adlı bu şiirin ve bunun gibi onlarcasının sahibini konuşuyor... Twitter, Facebook gibi sosyal paylaşım sitelerinde Özer Bal’ın şiirleri dönüp duruyor... Ondan ‘Kelime ustası’, ‘Kelime cambazı’ diye bahsediliyor... Beş tane basılı şiir kitabı var. Ancak internet üzerinde ne Özer Bal (51) ile ilgili bir özgeçmiş ne de kitapevlerinde kitapları bulunabiliyor. İlk kitabını 1987, son kitabını 1996’da çıkarmış Bal ve sonrası sessizlik... Kadıköy’de köklü bir mekan olan Karga Bar’ın ortaklarından olan Bal’ı aradım. Çok şaşırdı çünkü şiirlerinin yıllar sonra bu kadar gündemde olduğundan habersizmiş. Kitaplarını basan yayınevi Liman, yayıncılığa ara verdiği için kitapların yeni basımının yapılmadığını anlattı, bir de kendisiyle ilgili özel bilgileri paylaşmaktan özellikle kaçındığını... Böylece şiirlerini cinsiyetsizleştirmek, yazdıklarını gerçekçi kılmak istiyormuş. Peki ya aradan geçen on beş yılda hiç yeni şiir yazmadı mı Bal? Yazmış tabii yazmaz olur mu, elinde arka arkaya birkaç tane kitap çıkarabilecek kadar birikmiş şiir var ancak o bunları bizim okuyamıyor olmamızı kendi tembelliğine bağladı. Üç ayda bir basıp 5 bin adet basıp ücretsiz dağıttığı kültür-yaşam dergisi ‘Karga Mecmua’ şimdilik ona yetiyor ama eğer Bal üzerindeki tembelliği atar da şiirlerini yeni bir yayınevine götürürse yakında elimize yeni bir Özer Bal şiir kitabı geçebilecek...