YARIN yapılacak seçimler oldukça ısrarla ileri sürüldüğü gibi Türkiye’nin siyasi kaderini tayin edecek önemde mi? Soruya cevap vermek gerçekten güç. Yine de bu seçimlerin sonucunun özellikle demokrasimiz için çetin bir sınav teşkil edeceğini söylemek yanlış olmaz.
Seçimlerin öne alınmasının nedeninin cumhurbaşkanı seçiminde sürüklendiğimiz açmaz olduğunu ve bunda politika alanı dışından gelen baskıların ve bugün yürürlükte olan Anayasa’nın hukuken zorlanmasının ne derece ağırlıklı bir rol oynadığını unutamayız.
Dolayısıyla seçimlerden sonra, TBMM’deki sandalye dağılımı ne olursa olsun, cumhurbaşkanının halk tarafından seçimini öngören anayasa değişikliğinin şimdilik bir tarafa bırakılarak, 11. Cumhurbaşkanı’nın mevcut anayasa hükümleri çerçevesinde uzlaşma ile ve bir an önce seçilmesinde sayılamayacak kadar yarar vardır.
* * *
Cumhurbaşkanı’nın Meclis üyeleri arasından seçilmesindeki ısrardan vazgeçmek de isabetli olur. Yapılan bazı anketler kamuoyunun eğilimlerini belirlemiş ve Meclis dışından hakkında geniş bir oydaşma bulunan bir iki ismi öne çıkarmıştır.
Yeni cumhurbaşkanının kabil olduğu kadar toplumsal desteğe sahip biri olması seçimlerden önceki devrede ve seçim kampanyası sırasındaki gerginliklerin giderilmesine, Meclis’teki yeni denklem koalisyon gerektiriyorsa hükümetin gecikmesiz kurulmasına katkıda bulunur, demokrasimizin olgunluğunu kanıtlar.
* * *
Seçim kampanyası iyimserlik ilham etmekten çok uzaktı. Kullanılan saldırgan üslup, karşı tarafı teröre destek vermekle suçlamaya kadar giden izansız isnat ve ithamlar, parti programlarının sığlığı, efelik sergilemeleri, idam cezasına dönülmesini bile isteyen ürpertici söylemler, gerçekçilikten çok uzak kılıç şakırdatmaları karşısında hüsran duymamak elde değildi.
Seçimlerden sonra Meclis’i ve hükümeti çok önemli görevler bekliyor. Özellikle bir koalisyon hükümeti kaçınılmaz ise, karar almanın, ortaklık dayanışmasını sürdürmenin, etkili icraat gerçekleştirmenin kolay olmayacağını geçmiş tecrübelerden biliyoruz.
Son beş yıl, ayrıca, tek parti çoğunluğuna rağmen, sistematik şekilde menfi ve hırçın bir muhalefetin içerde ve dışarıda hükümeti ne derecede engelleyebildiğini gördük. Umarım, yeni Meclis’te daha yapıcı ve hoşgörülü bir muhalefet ortaya çıkar.
* * *
Yarınki seçimler sonunda büyük olasılıkla Meclis’e her zamandakinden daha fazla bağımsız milletvekili girecektir. Onlar sorun yaratacaklarına çözümlere katkıda bulunmalıdırlar.
İster koalisyon ister tek parti hükümeti kurulsun, bazı bakanlıkların başına bağımsızlardan veya dışarıdan kimseler getirilmesi üzerinde de durulmalıdır, örneğin Çevre ve büyük reforma ihtiyaç duyulan Adalet Bakanlığı’na. Fransa şimdi hükümetin politik tabanını genişletmeyi başarı ile deniyor. İyi bir örnek.
Seçimlerden sonra moralimizin yükselmesi umudu ile!