GEÇEN cumartesi Hürriyet Gazetesi’nde yayımlanan "Bu da asker sözü..." başlıklı yazısında Oktay Ekşi, 1980 yılında, NATO Avrupa Kuvvetleri Başkomutanı Orgeneral Rogers ile Devlet Başkanı Kenan Evren arasında, Yunanistan’ın NATO askeri kanadına geri dönmesine yol açan anlaşmanın müzakeresi sırasında Rogers tarafından verilen sözün tutulmadığını ifade ediyor:
"Sonradan anlaşıldı ki Rogers, Evren’e ’Yunanistan’ın, -Türkiye’nin Kıbrıs harekátına kızıp 1974’te ayrıldığı- NATO’ya tekrar dönmesine hayır demezseniz size asker sözü veriyorum. Yunanistan da sizin Avrupa Topluluğu’na (Avrupa Birliği’ne) girmenize karşı çıkmayacak’ demiş. Oysa o yıllarda Yunanistan’ın, Türkiye’ye engel olmak için yapmadığı kötülük kalmadı. Rogers de verdiği sözü bir daha hatırlamadı."
* * *
Oktay Ekşi’nin hangi kaynağa dayandığını belirtmediği bu ifadeler beni çok şaşırttı. O tarihte Dışişleri Bakanı’ydım. Rogers ile görüşmelerde AB konusunun ele alınmadığını biliyordum. Alınmasına zaten imkán yoktu; çünkü o günkü koşullar altında AB gündemimizde mevcut değildi. Bütün çabamız, Avrupa Konseyi’ndeki üyeliğimizi muhafazaya yönelmişti.
Cunta yönetimi altında Yunanistan, konsey üyeliğinden ayrılmaya mecbur bırakılmıştı, aynı akıbete uğramak istemiyorduk. AB, 12 Eylül devrinden sonra seçimlerle işbaşına gelecek yönetimin işi olacaktı. Yazıyı okuduktan sonra 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile de görüştüm. Rogers ile görüşmelerinde AB konusuna hiç temas edilmediğini teyit etti.
Evren-Rogers anlaşması hakkındaki tartışmalar bir türlü bitmek bilmiyor. Bu anlaşma ile Türkiye’nin büyük bir kozunu elden kaçırdığı efsanesi herhalde çok cazip. Ama gerçek öyle değil. Evren’in "Unutulan Gerçekler" başlıklı kitabında konu hakkında dokümanlara dayanan geniş bir bilgi var. Olayları kısaca hatırlayalım:
1974’te Yunanistan, NATO’nun Türkiye’nin Kıbrıs’a askeri müdahalesini önleyemediğini ileri sürerek ittifakın askeri kanadından çekilmişti. Fakat Atina, daha önce askeri kanattan çekilen Fransa’nın aksine NATO karargáhlarındaki askeri personel ve temsilcilerini yerlerinde bırakmış, yalnızca İzmir karargáhındaki personelini geri çekmişti.
Genelkurmay başkanları toplantılarına katılmaya da devam ediyordu. Sadece ABD değil, bütün NATO ülkeleri Yunanistan’ın askeri kanada yeniden entegre edilmesinde ısrarlıydılar. Türk hükümetleri de buna karşı gelmiyordu. Daha Mart 1979’da Başbakan Bülent Ecevit şöyle diyordu: "Yunanistan’ın NATO’ya dönmesine kesinlikle karşı çıkmadığımızı tekrarlamak isterim. Yunanistan askeri kanat içinde olmadıkça NATO’nun Güneydoğu kanadından söz etmenin anlamsız olduğunu biliyoruz. Davranışımız yöntem konusuna ilişkindir."
* * *
Merhum Ecevit’in değindiği yöntem konusu, 1974’ten önce Ege’deki deniz ve havaalanlarındaki sorumluluk paylaşımına ilişkindi. Savaş halinde Türkiye’ye gelecek müttefik yardım konvoylarının güvenliğini koruma sorumluluğu Türk karasularına kadar Yunanistan’a tevdi edilmişti. Hava kontrolü de Yunanistan’daydı.
İstediğimiz, Ege Denizi’nde ve hava sahasında aleyhimize olan bu durumu düzeltmekti. Evren-Rogers anlaşması ile 1974 Kıbrıs müdahalesinden önceki dönemde Yunanistan’ın elinde olan emir ve komuta yetkisine son verilmiş, bu yetki İtalya’da bulunan NATO komutanlıklarına devredilmiştir.
Büyütülen mesele bundan ibarettir. Türkiye hiçbir şey kaybetmemiş, bir ölçüde Ege’deki sorumluluk paylaşımı dengelenmiştir. Geçmişle dövünmek istiyorsak, çok daha geçerli nedenler var.