"MAVİ Yıllar" dostum Aydemir Balkan’ın son kitabının ismi. Eserinde, 25 yıl bünyesinde çalıştığı BM Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı(UNESCO) ve BM sistemi hakkındaki gözlemlerini bizlere sunuyor.
UNESCO genellikle eğitim ve kültür alanlardaki faaliyetleri ile tanınır. İTÜ mezunu Yüksek Mimar olan Balkan ise Teşkilatın bilim kısmında çalışıyordu ve görevi gereği Amerika, Afrika ve Asya kıtalarında 20 kadar gelişme yolundaki ülke için proje hazırlanması ve uygulanmasından sorumluydu.
Balkan UNESCO hakkındaki değerlendirmelerinde teşkilat içindeki entrikaları ve klikleşmeleri bazen acımasızca eleştirmekten geri kalmamış. Geniş ölçüde haklı. Birçok ülkeden elemanların bir araya geldiği uluslararası kuruluşlarda nüfuz rekabeti oldukça şiddetlidir ve yüksek mali katkıda bulunan ülkelerden gelenler fiilen imtiyazlara sahiptirler, en yüksek mevkilere, en kritik görevlere genellikle onlar atanır. Başka ülkeler vatandaşlarının terfi şansı bile daha azdır.
* * *
Aslında "Mavi Yıllar"ın bence en ilginç tarafı, Balkan’ın sık sık ziyaret ettiği Üçüncü Dünya ülkelerine ilişkin anıları. Vietnam Savaşı’nın en kritik yıllarında o zamanın Saygon’undaki dramatik olayları, Amerikalıların bugün Irak’ta tekrarını gördüğümüz vahim hatalarını, Vietkong’un kahramanca mücadelesini çok etkileyici bir şekilde tasvir ediyor.
İlk seyahatinde, uçağın penceresinden, Vietkong’un meşhur ikmal yolu "Ho Chi Minh" pistini seyrederken, Amerika’nın inanılmaz derecede yoğun bombardımanlarının sık orman bölgesinde açtığı muazzam kraterleri görmüş. Vietkong savaşçılarının bombardımanlarda çok ağır kayıplar verdiklerini sanmış.
Fakat Amerikalılar Vietnam’ı terk ettikten sonraki bir seyahatinde tanıştığı eski bir Vietkonglu, Amerikan bombalarından fazla etkilenmediklerini, ormandaki kaplanların saldırılarının daha fazla kayıplara neden olduklarını anlatmış!
Balkan’ın anıları arasında, Bengladeş’i ziyareti sırasında, bir yemekte Vatikan Büyükelçisi’nin söyledikleri var. Büyükelçi sohbet sırasında, Ağca’nın öldürmeye teşebbüs ettiği Jean Paul II’den önce ancak bir ay papalık yaptıktan sonra ölen Jean Paul I için "O ölmedi, öldürüldü"demiş.
Gerçi sendikalara ve sol görüşlere yakın olan Jean Paul I’in ölümüne ilişkin çeşitli rivayetler her zaman mevcuttu. Fakat bir Vatikan büyükelçisinin söylentileri doğrulaması pek olağan sayılmaz.
* * *
Aydemir Balkan üniversiteyi bitirdikten sonra hemen hemen sürekli Fransa’da yaşadı. Ama Türkiye tutkusu daima çok kuvvetli oldu. Bu tutku onu 27 Mayıs devrinde politikaya da sürükledi. Bir süre 27 Mayıs yönetiminin danışmanlığını yaptıktan sonra Paris Büyükelçiliği Basın Müşavirliği’ne tayin edildi.
O devri daha çok birinci kitabı "Akşam Nöbeti"nde betimlemekte ise de "Mavi Yıllar"da atıflar yok değil. Aynı yıllarda Paris’te Nazım Hikmet ile birkaç kere buluşmuş. Onu evine yemeğe davet etmiş ve bu yüzden Ankara’dan bir hayli eleştiri almış. Bunda şaşılacak bir şey yok, bugün de Türkiye’de fikir hálá suçlu.
Beni etkileyen Nazım’ın bir gün, yine Balkan’ın evinde, Türk gazetelerini okuduktan sonra kızarak söylediği oldu:
"Yahu bu gidişle, yirmi yıl sonra benim şiirlerimi hiç kimse anlamayacak. Bu ne biçim Türkçe’dir." Daha belki o duruma gelmedik, fakat dilimizi kısırlaştırmayı ve çirkinleştirmeyi büyük bir beceri ile sürdürüyoruz.
Balkan’ın güzel ve akıcı bir üslupla kaleme aldığı kitabı, Türk diplomasisinin efsane isimlerinden Numan Menemencioğlu ile konuşmaları gibi zengin ve düşündürücü daha birçok başka anılarla da dolu. Ben büyük bir zevk ve istifade ile okudum.