GENELKURMAY Başkanlığı’nın bir biriminde hazırlandığı anlaşılan Mart 2006 tarihli andıç, bir süreden beri medyanın bir kısmında tartışma konusu. Bir deniz piyade albayı tarafından kaleme alınarak amirlerine sunulan andıcın içeriğinde bol bol yanlış bilgilerden ve komplo teorilerinden esinlenilmiş genellemeler ve değerlendirmeler mevcut.
Bu andıcın Genelkurmay’ın sorumlu mevkilerinde bulunanlar tarafından ciddiye alınmış olması ihtimali bence hiç yok. Birçok kurumda, istihbarat, araştırma veya planlama alanlarında çalışan görevliler zaman zaman işgüzarlık veya üstlerini etkilemek güdüsüyle gerçeklerden ve akılcılıktan uzaklaşan rapor ve belgeler hazırlarlar. Bunların çoğu tabii rafa kaldırılır.
* * *
Mart 2006 tarihli andıcın asıl önemi, ortaya koyduğu ürkütücü zihniyettir. Andıcın yazarı, medyada duyduğu veya okuduğu her dedikoduya, her uydurma habere, sansasyon yaratmak için komplo teorisyenlerinin sağduyu ile alay eden hezeyanlarına inanmış, birbirinden çok farklı düşüncelere sahip insanları aynı sepetin içine koymuş, inanılmaz bir ilişkiler yumağı yansıtan şemalar çizerek Türkiye’yi iç ve dış düşmanların tutsağı gibi göstermiştir.
Bu düşmanların sergilenmesinde ırkçılıktan çekinmemiş, "Sabetay" diye adlandırdığı bir grubu da şemasına dahil etmiştir. Peki bu gruba mensup olduğunu varsaydığı insanlar hakkında bilgi toplamak zahmetine katlanmış mıdır? Hayır, çünkü katlansaydı onların içinde tarih boyunca Türkiye’ye çok büyük hizmetler yapmış kimseler bulunduğunu fark ederdi, belki de utanırdı.
İran’daki İslamcı devrimin ilk yıllarında sık sık Tahran’a giderdim. İranlı devrimciler "şeytan"ları kategorilere ayırırlardı. En büyük şeytan ABD idi, onu Rusya takip ederdi. Andıç yazarının şeytanları çok daha fazla sayıda. Bunlardan birini yakından tanıdığım için ondan kısaca bahsedeceğim.
Yazar Costas Carras’ı, tehlikeli gördüğü Türk-Yunan Forumu’nun kurucusu olarak tanıtıyor. Biraz araştırsaydı forumun Türk kurucusunun Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapmış merhum Oramiral Güven Erkaya olduğunu ve Türk Dışişleri Bakanlığı’nın grubun çalışmalarını desteklediğini öğrenirdi.
Erkaya’nın vefatından sonra ben de yakın zamanlara kadar forumun üyesi oldum. Carras’ı iyi tanırım. Türk-Yunan dostluğuna inanır, Ege sorunlarının makul bir çözümünü ve Türkiye’nin AB üyeliğini destekler. Ama Kıbrıs konusunda bizimle görüşü uyuşmaz. Annan Planı’na muhalifti.
Aslında andıcın yazarı da o planı şeytani bir ürün olarak görüyor ve planı özetleyen bir çalışma yaptığı için TESEV’i suçlamıyor mu? 2004 yılında yapılan referandumda Kıbrıs Türk halkının Annan Planı’nı destekleyerek self-determinasyon hakkını tescil ettirmek gibi çok önemli bir avantaj kazandığı bu arada unutuluyor.
* * *
Andıcın içeride teşhis ettiği başlıca tehdit, sivil toplum. Bu tanıma birçok düşünce merkezi, Türkiye’nin en güzide üniversitelerinden bazıları giriyor. Dış tehdit odakları ise NATO müttefikimiz ABD, üyesi olmaya çalıştığımız AB ve George Soros’un finanse ettiği Açık Toplum Enstitüsü. Soros’un günahları sayılamayacak kadar çok. Bir kere Yahudi asıllı, uluslararası piyasalarda büyük bir spekülatör.
Muazzam bir serveti var. "Sinsi" siyasi hedefler peşinde koşuyor, örneğin Gürcistan’da demokrasiyi teşvik ederek onun Rusya’nın baskısına boyun eğmesini önlemeye çalışıyor! Açık Toplum Enstitüsü’nün Türkiye’de branşı var.
Desteklediği ve halen dünyanın en ünlü düşünce merkezi haline gelen "Uluslararası Kriz Grubu", Türkiye’nin AB üyeliğine sürekli destek veriyor ve Kıbrıs Türkleri üzerindeki izolasyonların kalkması gerektiğini savunuyor.
Türkiye şu sırada çok zor bir aşamadan geçiyor. İçinde bulunduğu bunalımdan demokrasisini, ekonomisini, toplumsal barışını, bölgesindeki ve dünyadaki konumunu zedelemeden nasıl çıkacağı belli değil.
En az ihtiyacımız olan şey, Türkiye’nin kendine güvenini sarsacak safsatalardır.