FRANSA’da cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken Jacques Chirac bu seçimlerde aday olmayacağını 11 Mayıs’ta açıkladı.
Adaylar hakkındaki görüşlerini daha sonra bildireceğini de söyleyen Chirac’ın konuşmasında önemli gördüğüm bazı noktalara temas etmek istiyorum.
Fransızlara hitaben Chirac, her şeyden önce onları ifrattan, ırkçılıktan, antisemitizmden ve "öteki"ni reddetmekten kaçınmaya davet ediyor ve ekliyor: "Tarihimizde ifrat bizi neredeyse uçuruma sürüklüyordu. Bu bir zehirdir. Böler, ifsat eder, tahrip eder. Fransa’nın gerçek savaşı, birlik ve bütünlüğü sağlamağa yönelik olmalıdır."
* * *
Chirac ikinci mesajında dünyadaki evrimlerden, küreselleşmeden korkmamak gerektiğinin altını çiziyor: "Bu yeni dünyayı kucaklayın" diyor. Üçüncü mesajında ise AB Anayasası’nın referandumla reddine atıf yaparak şöyle diyor:
"Avrupa’nın inşasına devam etmek hayati önemdedir. Kıtamıza felaketler getiren milliyetçilik her an yeniden hortlayabilir. Dünyadaki derin değişikliklerle tek başımıza başa çıkamayız. Fransa güçlü bir Avrupa, siyasi bir Avrupa, sosyal modelimizi garanti eden bir Avrupa için ısrarlı olmalıdır. Söz konusu olan istikbalimizdir."
Chirac’ın sözleri bir çağrışım yapmıyor mu? İşaret ettiği tehlikeler bizim için daha da geçerli değil mi? Politik liderlerimiz demagoji akrobasisinden vakit bularak biraz vatandaşlara yapıcı, uyarıcı ve barışçı mesajlar verseler herhalde çok iyi olur. Umarım, Cumhurbaşkanımız görevinden ayrılırken bunu yapar.
* * *
Zemin kaybetmekle beraber kamuoyu yoklamalarında şimdilik önde giden Nicolas Sarkozy çok tartışmalı bir politikacı. Fransa’nın tanınmış gazetecilerinden Catherine Nay,"Arzunun Gücü" adlı biyografik kitabında Sarkozy’nin politik yaşamını irdeliyor.
Sarkozy’nin annesi Selanikli bir Yahudi göçmeni. Babası maceraperest bir Macar soylusu. Ecdadı 16’ncı asırda Osmanlılara karşı savaşmış, ailesinin bir ferdi idam edilmiş. Nay, Sarkozy’nin Türkiye’nin AB üyeliğine karşı tutumunda bu olayın da etkisi olduğunu düşünüyor.
Yazara göre Sarkozy, çocukluğunda güç şartlar içinde yaşamış biri olarak hep "sosyal intikam"peşinde koşmuş ve içindeki birikimi politikaya dökmeye yönelmiş. Dinamizmi ve girişkenliği ile dikkati çekiyor.
Siyasi ihtirası, Sarkozy’yi Charles Pasqua, Edouard Balladur ve Jacques Chirac gibi büyüklere bir müddet hizmet ettikten sonra onlara fütursuzca ihanete sürüklemiş. Pasqua onun için "Hep babasını öldürmek ihtiyacında" dermiş.
* * *
Diğer aday sosyalist Segolene Royal hafif sıklet, fakat karizmatik bir aday olarak algılanıyor. Şu sırada desteği Sarkozy’nin arkasında yüzde 25 civarında. Adaylar yelpazesinde François Bayrou’nun yıldızı birdenbire parlamaya başladı. Kamuoyunda desteği yüzde 10-12 iken son haftalarda yüzde 22’nin üstüne çıktı.
Bayrou sakin gücü temsil ediyor, diğer adayların zaaflarından ve karşılaştıkları güçlüklerden istifade etmeye çalışıyor. Pazar ekonomisini savunuyor, fakat aynı zamanda devletin emeği himaye etmesini şart koşuyor. Görüşleri Alman Hıristiyan Demokratlarının öncülüğünü yaptıkları "sosyal pazar ekonomisi" ideolojisine çok yakın.
Chirac’ın adaylar arasında yakında açıklayacağı tercih ve onu bu tercihe sevk eden nedenler kuşkusuz büyük bir ilgiyle bekleniyor. Tercihinin kendi partisi çizgisinde kalması kesin olmaktan uzak. Chirac daha önce de partisi içinde rakip gördüğü kimselere karşı muhalefetin adaylarını desteklemekten geri kalmamıştı. Politikanın kendine göre kuralları var.