Geçen hafta sonunu Saraybosna’da ve kısmen de Mostar’da geçirmek fırsatını buldum. İlkbahar güneşinin altında Bosna’nın inanılmaz doğal güzelliği büsbütün göz kamaştırıcıydı.
Buna tarihi ve kültürel zenginlikler de eklenince, Bosna-Hersek’te ekonomik alanda en çok umut vaat eden sektörün turizm olacağı anlaşılıyor. Halen Bosna-Hersek’te yüz binlerce insanın hayatına ve bir milyonun göçüne neden olan 1992-95 travmasını aşma süreci içinde.
1995 Dayton Anlaşması’nın kurduğu ister istemez geçici ve bir hayli suni politik yapı içinde yaralarını sarmaya çalışan Boşnaklar ile Sırplar ve Hırvatlar arasında artık şiddet yok, fakat bireysel ve toplumsal ilişkilerde savaş öncesindeki birlikte yaşama ve karşılıklı hoşgörü ortamını tekrar yaratmak kolay olmayacak.
***
Müslüman ülkeler, Boşnaklara yardım konusunda gerçekten ciddi bir çaba içine girmişler. En fazla katkıda bulunanlar arasında Suudi Arabistan ve Malezya geliyor. Çoğu 16. yüzyıldan kalma Osmanlı camilerinin hákim olduğu Saraybosna’nın sihirli siluetinde şimdi bu ülkelerin inşa ettikleri değişik stilde camiler de göze çarpıyor.
Fakat İslám Konferansı Örgütü (İKÖ) üyeleri arasında en belirgin rolü oynayan kuşkusuz yine Türkiye. Çatışmalarda tahrip olan tarihi eserlerin tamirine en fazla mali katkıyı yapmadıysa bile Mostar Köprüsü’nün restorasyonunda olduğu gibi uluslararası toplumu seferber etmede başrolü oynamış.
İKÖ’yü "Barış Uygulama Konseyi Yönlendirme Kurulu"nda temsil ettiği için Bosna-Hersek’in politik gelişmelerinde ve yönetim sistemini yeniden yapılandırma faaliyetlerinde söz hakkı var. Bir NATO üyesi sıfatıyla "İstikrar Gücü"ne (SFOR) başından beri katıldı. AB görevini NATO’dan devraldıktan sonra "Avrupa Gücü"(EUFOR) bünyesinde Zenica’da konuşlandırılmış 350 kişilik bir birlik bulunduruyor.
Mimari ödüle layık görülen bir binada bulunan Saraybosna’daki Türk Kültür Merkezi büyük rağbet görüyor. Kentin ünlü Başçarşısı Türk turistlerle dolup taşıyor. İki ülke arasında yine bir iki ufak pürüz yok değil. Bosna-Hersek Hükümeti, KKTC’ye pek sıcak bakmıyor. Hatta Güney Kıbrıs’la diplomatik ilişkiler kurmuş.
Bunun nedeni, Bosna-Hersek toprağının yüzde 49’unda hemen hemen tamamen bağımsız mevcudiyetini sürdüren Sırp yönetimi ile KKTC arasında bir paralellik algılamasıdır. Azerbaycan ile de aşağı yukarı aynı sorunumuz yok mu?
***
Boşnaklar için İslam, kendilerini Hırvatlardan ve Sırplardan ayıran başlıca unsur. Din, kimliklerinin temeli. Bosna’nın entelektüel ve kıvrak zekálı Müftüsü Mustafa Çeriç, ülkesini, Avrupa’da çeşitli kültürler arasında en anlamlı sentezi başarmaya aday bir ülke olarak tanıtıyor.
Bosna-Hersek’te siyasi gündemin en önemli konusu, Dayton anlaşmalarının tesis ettiği devlet sistemini daha işlevsel bir yapıya kavuşturacak anayasa reformu. Bu amaçla hazırlanan taslak, Boşnak milletvekillerinden bir grubun da oylarıyla reddedildi.
Sebebi, reform paketinin Sırpların ayrı statüsünü gerçekte geniş ölçüde devam ettirmesi. Fakat Bosna-Hersek artık uluslararası himayeden çıkarak kendi yolunu bulacaksa bir uzlaşıdan kaçış yok.
***
Nitekim bunun imkánsız olmadığını, ülkeden ayrılmadan yaptığım son ziyarette anladım. Havaalanına yakın Ilıca adlı bir Boşnak mahallesinde, savaş sırasında evlerinin altından başlayan 700 metrelik bir tünel kazıp silah ve yaralıları oradan kaçırmış bir aile, bugün tüneli müzeye dönüştürmüş.
Müzenin rehberi ailenin küçük oğlu Ediz, 17 ile 21 yaş arasında savaşta bilfiil çarpışmış. Bugün müzeyi gezmeye gelen Sırplar hakkında ne düşündüğünü sordum. "Hoşgelsinler, tarih tarihtir" diye cevap verdi.