İSRAİL’in tek taraflı olarak sınırları saptama ve duvarla örtme politikası, terk ettiği Gazze’yi bir nevi muhasara altında tutması ve HAMAS’ın seçim zaferinden sonra uluslararası yardımların büyük kısmının askıya alınması, Filistin halkına ağır bir ekonomik ve sosyal bedel ödettiyor.
Gazze’de nüfusun yarısından fazlası, neredeyse 800.000 kişi BM Filistinlilere Yardım Teşkilatının (UNRWA) dağıttığı yağ, şeker, un ve diğer temel maddelerine muhtaç.
Oysa İsrail Karni geçiş noktasını sık sık kapatarak veya kamyon trafiğini yavaşlatarak bu yardımların ulaşmasını engelliyor. UNRWA engellemeler devam ettiği takdirde gıda yardımlarının dağıtımına son vermekten başka çare kalmayacağı ve açlık tehlikesinin başgöstereceği uyarısında bulundu.
* * *
Gazze’nin tabii Mısır’la da iki sınır kapısı var: Refah ve Kerem Şalon. İsrail Kerem Şalon’u doğrudan kontrol ettiği için mal naklinin buradan yapılmasında ısrarlı. Refah’tan Mısır’a geçen kamyonların geri dönüşlerine izin verilmiyor.
Gazze halkının çilesi bu kadarla kalmıyor. Daha geçen hafta İsrail saldırıları sonucunda 15 Filistinli öldü. Güvenlik koşulları da gittikçe bozuluyor. Gazze’de faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlar Filistinli olmayan personelini tahliye etmek mecburiyetinde kaldı.
Geçen yıl, uluslararası toplumun Filistinlilere yardımı 1.4 milyar doları buluyordu. HAMAS ’ın seçimleri kazanmasından beri bu yardımların hemen tamamı askıya alındı. HAMAS Arap ülkelerinden ve İran’dan medet umuyor. Ne var ki Araplar Filistinlilere karşı hiçbir zaman fazla cömert davranmadılar. HAMAS’ın iktidara gelmesinden hiç hoşnut olmadıkları sır değil.
Batılı ülkeler bir an önce yardımlarını şu veya bu şekilde Filistin halkına ulaştırmanın yolunu bulamazlarsa ekonomik ve siyasi kriz gittikçe büyüyecek. Halen Filistin hazinesi tamtakır. Memurlarının maaşlarını ödeyemeyen, halkını besleyemeyen, ona uzun vadeli olarak bir çözüm umudu veremeyen bir yönetim kaosu nasıl önleyebilir.
İntifada’nın başladığı 2000 yılından bu yana Filistin ekonomisi gittikçe çökmeye başlamış ve halkın çoğunluğunun geliri Dünya Bankası kıstaslarına göre fakirlik sınırı addedilen fert başına günde iki doların altına düşmüştü. 2000 yılına kadar aşağı yukarı 100.000 Filistinli İsrail’de veya Filistin’deki Yahudi yerleşim birimlerinde çalışma imkánına sahipti.
Aynı yılın sonunda bu miktar 20.000’e düştü. İsrail’in şimdi amacı 2007 yılının sonuna kadar bütün çalışma izinlerini iptal etmek. Her yıl on binlerce kişiye istihdam yaratmak zorunda olan Filistin yönetimi büyük bir açmaz ile karşı karşıya.
Türkiye’ye gelince, basın haberlerine göre, HAMAS ziyareti fırtınasından sonra şimdi bir milyon dolarlık bir yardımın doğrudan Filistin halkına ulaştırılması kararı alınmış. Yardıma ilişkin anlaşma da Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ile imzalanacakmış.
İyi de bu projeyi yine HAMAS Hükümeti yürütecek. Başka çaresi yok. Yardım miktarı zaten çok fazla değil. Bir milyon dolar. Bu paranın, kontrolü güçleştiren karmaşık yöntemlere lüzum kalmadan, doğrudan UNRWA’ya verilmesi galiba daha isabetli olurdu.
* * *
İstanbul’da düzenlenen İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Parlamento Birliği toplantısında -aslında İKÖ’de Türkiye dışında en demokratik parlamento şimdi Filistin Parlamentosu- Başbakan Erdoğan Filistin halkının demokratik tercihi yüzünden cezalandırılmamasını istemiş.
Başbakan haklı. Ancak seçimle gelenlerin de gerçekçi politikalar gütmeleri ve sloganlarının veya ideolojik saplantılarının esiri olmamaları gerekir. Seçim mutlak meşruiyet sağlamaz.