DERİN olan kuyu değil, kısa olan iptir. Bu grup çıkılamayacak kadar derin değildi. Beşiktaş'ın ipi kısa, gücü az geldi. Sen kendi işini göremezsen, elin oğlu sana iş gördürmez.
Evinde oynadığı iki maçı da kazanamayan Beşiktaş, üst tur hesabını İngiltere'de Sevilla'nın alacağı galibiyete bağlamıştı. İki takım için bir sıkıntı yoktu. Maç berabere bitti. Beşiktaş güme gitti. Evinde kazanamayan, 4 puan kaybeden takımın üst tura çıkması zaten mümkün değildi.
Grubun deplasmanda kazanan tek takımı Beşiktaş. Ama elenen de Beşiktaş. Mustafa Doğan'ın yokluğunda, Çağdaş, İbrahim Toraman'ın yanına çekilip, Koray geri dörtlünün önünde görevlendirildi. Çapa dediğimiz yerde Çağdaş'ın ne kadar eksikleri varsa, Koray'ınkiler ondan az değildi. Koray kaybettiği topları ve kaçırdığı adamları almada ve yakalamada devamlılığı az, çok faul yapıyor.
İnönü'de kaybetti
Mutlak kazanılması gereken maçta Sergen ilk onbirde sahaya sürüldü. Kademeli markaj topla fazla buluşmasını engelledi.
İkinci golde Ahmed Hassan'a verdiği mükemmel pas alkışlanırken, goldeki ofsayt kokusu tartışma yarattı. Rumen hakem zayıftı. 10.dakikada Youla'ya yapılan penaltıya seyirci kaldı. Jean Tigana duran top çalışmalarında ön direkte İbrahim Toraman'ı keşfetti. Galatasaray'a 2, dün akşam Guimaraes'e 2 gol. İbrahim Toraman savunma aksiyonlarında da Beşiktaş'ın en iyisiydi. Teknik direktörü istifa eden Guimaraes 4 as oyuncusunu oynatmadı. Takımın yıldız oyuncusu Denakur yedekler arasında bile yoktu.
İddiasız, amaçsız Vitoria karşısında Beşiktaş, iyi bir idman maçı yaptı. Ama bu kadro yapısı Beşiktaş'ı büyük hedeflere götürecek, uluslararası maçları kaldırabilecek kapasitede değil. İnönü'de kazanamayan Beşiktaş, UEFA Kupası'na İstanbul'da veda etti. 1 Aralık'ta Zenit direklerinden dönen iki top gol olsa, Beşiktaş bugün UEFA Kupası'ndaydı. Yazık oldu..