VAY be!!! Alman Skibbe... Korkunu bu kadar belli etmeye, orta alanda yaratıcı elemanlardan savunma adamları adına feragat etmeye kalkarsan bedelini böyle ödersin.
Yarısı defans, yarısı atak felfesine sahip bir takımla hem de evinde rakibine ürktüğünü hissettirirsen 13. dakikada 2-0 yenik duruma düşersin. Hücumcu Nonda, Lincoln, Hasan, Arda ve defansta stoperler Emre Güngör, Emre Aşık, Servet, Meira, Mehmet Topal ve Hakan Balta. Nerede oyunun iki tarafını da oynayabilecek bir Ayhan? Meira, bu akşam için hazır mı? Bırakalım hepsini, bitik Hasan Şaş ve Lincoln ile, haziran ayının egosuyla şişik Mehmet Topal ve takım haliyle hazır olmayan bir Galatasaray.
Kaybolan Cimbom...
15 milyon Euro kazanabilecek Şampiyonlar Ligi’ne kalırsa. Dün Galatasaray’ın ne tarihine ne ismine ne de bugünkü ekonomisine vakıf bir takım vardı sahada. Teknik direktöründen başlayan, kalecisiyle devam eden, defansıyla büyüyen ve orta sahasıyla ortadan kaybolan bir Galatasaray vardı sahada. Kaleci Aykut, maçın daha başında yaptığı büyük hatayla Galatasaray kalesini dün gece bir başkasına devretti. Hakan Şükür’ü yolcu eden yönetim, kenarda oturacak adamlar transfer etmek yerine dün geceyi kurtaran adam Nonda’ya partner bulsalar daha iyi olmazmıydı?
Hasan Şaş’ın yetenekleri kimse inkar etmez. Ama oynadığı yavaş, adam eksilterek mesafe kateden futbolu artık oynanmıyor. Steaua’nun yaptığı gibi ayağa hızlı pas, çabuk yerleştirme, ani ve hızlı kontratak fizik gücüne dayalı oyunu takım oynuyla bütünleştirmek. Steaua biraz daha tecrübeli olabilseydi Şampiyonlar Ligi biletini çoktan almıştı.
İşimiz zor
G.Saray ne kafa, ne fizik, ne de kenar yönetimiyle dün geceki maçın önemini kavrayan bir skora imza koymadı. Arda’yı kutlamak lazım. Ayaklarındaki dermanın bittiği yerde, kalbindeki forma sevdası bitmedi. Sonuç olarak Galatasaray’ın Bükreş’te kazanmaktan başka çaresi yok. Agresif seyircisiyle kendi evinde çok baskın oynayan Steaua’ya karşı G.Saray’ın işi zor.