Paylaş
Orkestranın şefine alışmış gruptan, şef yerine 11 farklı usta koyamazsınız. Tecrübeyi bir kenara atamazsınız. Oyunu tutmak, skoru korumak, sakin olmak gibi futbol terimlerini yok sayamazsınız. 2 haftadır şefin yokluğunu hissediyor Beşiktaş. Ya bu takımda ikinci bir Oğuzhan olup Fernandes’i yollayacaksınız. Topu kendi alanınızda çok tutup ani kontralarla gol arayacaksınız ya da Fernandes gibi bir ustanın “Babalığına” ihtiyaç duyacaksınız.
Feda zamanı Beşiktaş’ın kadro zenginliği Eskişehir’den fazla değil çünkü maçta, Ersun Yanal kulübeden sahaya alacağı adamları kolay bulur ama Samet Aybaba bakar ve der ki ya Recep’e ya Ulvi’ye “Siz hazır olun”.
Beşiktaş klasiği
Maçın başında hızlı Beşiktaş atağında Almeida göğüsüyle Holosko’ya indirirken, Servet ağır gövdesiyle dönemezken ve Holosko terse gidip golü bulurken Ersun Yanal da şaşırdı. Beşiktaş hazırlık bölgelerini çok hızlı geçiyor haftalardır. Hızlı, ayağa paslı oyunuyla rakip ceza sahasına geliyor ama burada Oğuzhan yetmiyor. Almeida, Holosko gol topu beklerken Olcay veremiyor, vuramıyor. Herkes “Fernandes nerede?” diyor. İlk yarıda 20’de Hilbert, 40’da Olcay yapması gerekeni yapsa, topu ağlara yollasa belki de maç çok erken bitmişti. İkinci yarı maç ortadaydı. Eskişehir çok pas yapıp golü bulmakta zorlanırken, Beşiktaş Necip ve Toraman’la karşılayıp ani karşı ataklarda gol aradı. 65’te Oğuzhan rakibi çıkarken bozdu. Almeida’ya al da at diye yuvarladı. Eskişehir 2-0’dan sonra da bırakmadı. Riskleri aldı ve herkes Beşiktaş klasiği tekrar sahneye konacak mı diye düşünmeye başladı. Öyle de oldu. Son 8 dakikada Beşiktaş 2-0’dan 2-2’ye geldi. Necati, penaltı golünden sonra Toraman’ın ikramıyla ikinci gole çok yaklaştı. Atamadı. Ama uzatma dakikalarında Nuhiu skoru belirledi. Sonuçta Beşiktaş aldığı maçı verdi. Ama Beşiktaş bu sezon her aldığı maçı verir, her verdiği maçı alır.
Paylaş