Paylaş
Aşağıda geçecek dört isimden biri daha önce diğer üçünün denediği yoldan gitmedi. (Mourinho)
La Liga’da son dokuz hafta. Lider Real Madrid. Barcelona altı puan geride. Hangisi kazanacak? Mourinho mu, Guardiola mı? Süper Lig’de son sekiz hafta. Lider Galatasaray, Fenerbahçe yedi puan geride. Hangisi kazanacak? Terim mi, Kocaman mı?
Mourinho iki farklı takım, Porto ve Inter’le Şampiyonlar Ligi’ni kazandı. Şimdi üçüncüsünün peşinde. Futbol oynamadı, bir tercümandı. Adım adım yükseldi. Agresif, egosu yüksek, kendine güveni tam, oyuncularını kollayan, futbolcularına heyecan veren iyi bir motivist.
Terim de 2000’de UEFA Avrupa Şampiyonu oldu. Mourinho Inter’de, o Milan’da görev yaptı. Milli Takımı Avrupa üçüncülüğüne taşıdı. O da agresif ve iyi bir motivasyon ustası.
Bir gerçek var ki hem Jose Mourinho, hem Fatih Terim bir yıl içinde inanılmaz duruldu. Sanki birer filozof oldular. Benzer yönleri fazla iki teknik direktör Mourinho’nun Real Madrid’i ve Fatih Terim’in Galatasaray’ı şampiyonluk yarışında biraz daha şanslı görünüyor.
Guardiola ve Kocaman cool
Pep Guardiola Barcelona’nın, Aykut Kocaman Fenerbahçe’nin efsane futbolcuları. Başkan Laporta büyük risk alarak 2008’de (B) takımından Barcelona (A) takımının başına getirdi Guardiola’yı. Tam isabet. Sonra dört yılda tam 13 kupa geldi Barcelona müzesine. 2009’da, Aziz Yıldırım, Aykut Kocaman’ı sportif direktör yaptı ve sonrasında yine risk alarak Fenerbahçe’nin başına getirdi. O da tam isabet. İlk yılında Fenerbahçe’yi şampiyon yapan Aykut Kocaman, ikinci yılında da şampiyonluk hesapları içerisinde. Guardiola da, Aykut Kocaman da futbolcularına ne yapmalarını değil, neden yapmalarını anlatarak onların ufuklarını açıyor. İkisi de cool.
Şimdi hangisi şampiyon olacak? Mourinho ve Terim mi, Real ve Cimbom mu? Guardiola ve Kocaman mı? Barça ve Fener mi?
Hangisi kendini beğenmişlikle, alçakgönüllülük arasındaki ince çizgiyi altıncı hisleriyle daha iyi kontrol edecek?
Hangisi teknik direktörlük metotlarındaki başarılarından ziyade, takımın kazanma arzusunu dimdik ayakta tutacak? Hangisi hep kazanmaya şartlanmış oyuncular grubuyla daha iyi mücadele edecek?
Hangisi daha objektif olacak?
Fatih mi, Aykut mu? Jose mi, Pep mi?
Ünlü İtalyan hoca Marcello Lippi’nin cümleleriyle noktayı koyalım: “Oyuncular güvenilir ve güçlü rehberlerinin olduğunu hissetmeli”
Bence en çok hissettirenler şampiyonluğu kazanacak.
ABRAMOVİÇ MODELİNDEN, SEBA DÜZENİNE
Başkan Fikret Orman ne yapacak? Söylediklerine bakılırsa işi zor “Kendi değerlerimize döneceğiz”, “Çok zor iki yıl geçireceğiz”, “Yeniden yapılanacağız”, “Çok transfer yapmayacağız”, “Bütçeye sadık kalacağız”. Nasıl olacak bunlar? 16 yıl boyunca görev yapan efsane Başkan Süleyman Seba’nın Beşiktaş değerlerine, saygınlığına, mali yapısına, onurlu duruşuna gösterdiği özenin son yıllarda uğradığı büyük erozyon nasıl telafi edilecek? Borç nasıl 600 milyon lira oldu?
Her şey Antalya’da, Beşiktaş formasıyla poz verip, “Artık Kartal’ım gerekirse bir yıl başka forma giymem” diyen Mehmet Topuz’un, Aziz Yıldırım operasyonuyla Fenerbahçe’ye kaptırılmasıyla başladı. Başkan Demirören için kabul edilemezdi bu. Karar verdi, transfer şampiyonu artık Fenerbahçe değil, Beşiktaş olacaktı. Paraya bakılmayacak, istenen her futbolcu alınacaktı. Chelsea’de Abramoviç modeli Beşiktaş’ta uygulanacaktı. Seba’nın yıllar boyu özen gösterdiği mali değerler göz ardı edilmeye başlandı. Topuz’u Fener’e kaptırmanın prestij kaybı ve psikolojik tahribatıyla Beşiktaş o yaz transfere 23 milyon Euro harcadı. Tabata’ya 8,5, İsmail Köybaşı’na 5,5, Ferrari’ye 4,5 milyon Euro sadece bonservis bedeli ödendi. Mehmet Topuz’un Fenerbahçe’ye imza atmasından iki gün sonra gerçek Beşiktaşlı Nihat Kahveci “Bu paraya beni almayın” diye yalvardı, ama 4,2 milyon Euro da onun bonservisine verildi. Sonrası malum. Suyun kaynağı 1903’ten beri Kartal’ın yaşadığı Beşiktaş dağlarıydı. Ama bu sıcak paraya dağ da, kar da dayanmadı. NBA’deki lokavt nedeniyle NBA eski yıldızları Iverson ve Williams adlı basketçilere 2-3 aylığına 3 milyon dolar para verildi. Yok transfermiş, yok tazminatmış, Beşiktaş’tan para kapmayan kalmadı.
Fikret Orman ile birlikte Beşiktaş’ta, Başkan’ın konuştuğu “Abramoviç modeli” transfer dönemi bitti. Şimdi Süleyman Seba devrinin alt yapıya özen gösteren pahalı transferlere son veren kemer sıkma dönemi başlayacak. Ama yeni başkan bilmeli ki, Beşiktaş sportif başarılara, şampiyonluklara aç kalamaz. İkisini birden başarırsa Fikret Başkan daha da büyür. Yoksa önümüzdeki seçimde koltuğu bırakır, yürür gider. İşi zor.
Paylaş