HELSINGBORG şokunu atlatmak kolay değil. Galatasaray, gruptan çıkmak için Panionios’u Atina’da yenmek zorunda.
Aynen Milli Takım’ın Oslo’da Norveç’i yenmesi gibi... Hayatın her bölümünde olduğu gibi kulüplerde de ellerindeki olanakların ne kadar büyük olduğu, onları kaybettikten sonra anlamak biraz acı oluyor.
14 yıl önce genç Bülent Korkmaz, hocası Galatasaray Teknik Direktörü Feldkamp’la birlikte büyük başarılara imza atıyorlardı. Dün Bülent, eski hocası Kalli’ye karşı idi. Maçı, kafa kafaya oynadılar. Ve şans golleri karşılaşmanın sonucunu belirledi. Kimse, Kalli eski oyuncusuna bir kez daha ders verdi diyemedi. Belki Kalli, Bülent’i bile fark edemedi. Ligin takım olamamış 12. haftaya dek 4 teknik direktör değiştirmiş Gençlerbirliği önünde Galatasaray yine umut veren futboldan çok uzaktı. Ümit Karan, Hakan Şükür, Hasan Şaş, Ayhan, Volkan, Sabri’den (ve de Necati, Orhan Ak, Emre Aşık şimdi Ankara’dalar) yoksun kadrosuyla maça başlayan Galatasaray, Nonda’nın yanına küçük, çabuk, tıfıl Serkan’ı vermişti. Bu tip oyuncular adı Messi olduğunda, Messi gibi oynadığında bu bölgede büyük işler yapıyorlar. Ama dün Serkan, Arda’nın vuruşunda kaleciden dönen topu ağlara yollayarak bir gol buldu.
Şans golleri
Maçta dediğim gibi şans golleri sonucu etkiledi. Galatasaray savunmasının bu ölçüde hata yapması uluslararası hedefleri olan bir ekibe pek yakışmıyor.
Helsingborg karşısında da bu savunma hataları içimizi yaktı. O maça, bir UEFA Kupası maçıydı ne olursa olsun 3 puan olsun diye bakıyordum. Ama dün akşam Galatasaray’dan daha kaliteli, daha sert, daha yardımlaşmalı, daha yaratıcı futbol bekliyordum. Zaman zaman hatlar arasındaki mesafenin 40 metreden daha az olduğunu gördüğümüz Galatasaray’da maçın kaderine etki edecek bireysel yetenekler yoktu. Var olan (Lincoln) o da yoktu. Mehmet Topal, kumaşı iyi bir futbolcu. Ama takım oyununun ve yardımlaşmanın olmadığı takımlarda pek fark edilmiyor. Ve Bouzid nihayet en uçtaki oyuncu Serkan’ın yerine de oyuna girdi. Önce stoper, daha sonra orta sahanın sağında ve her yerde... Adam aslında Kalli’nin kalbinde.
Ben, bu taraftarı anlamıyorum. Ligin 12. haftasında ilk defa kendi evinde gördüğü takımının maçında tribünlerin yarısı boş. Aynı resim Helsingborg maçında da vardı.
Galatasaray taraftarına ne oldu diye sorsak, UEFA’da 2000 ruhu bekleyen taraftar nerde diye sorsak, yanlış yapmış olmayız. Yıldızları mı yok? Lincoln kesmedi mi? Heyecanları mı yok? Ligin zirvesindeler. Taraftar, Galatasaray’ı yalnız bırakmamalı, Galatasaray’da futboldan bu kadar uzak kalmamalı. 3-2’lik skor, çarşamba günü Galatasaray’a hüsran getirdi, dün 3 puan. Ama Galatasaray, daha ilerde olmalı.