Paylaş
Ligden çekilelim mi, çekilmeyelim mi... Peki ne olmuş? Diyarbakır’ın başına gelen kimin başına gelmedi ki. Bu ülkenin hangi takımı hakem hatalarından “ah” demedi ki...
Samsun’un, Antep’in, Altay’ın hatta Beşiktaş’ın, G.Saray’ın, Fenerbahçe’nin hangisi “ah” demedi ki...
1970’li yılların ikinci yarısında TRT’den maç anlatmak için sık sık Diyarbakır’a giderdim. Orada bir Şeref Hoca vardı. İlmine, terbiyesine ve Kürtlük felsefesine saygı duyduğum bir Şeref Hoca... Hep, “Biz kardeşiz” derdi. Bugünlerde seni o kadar arıyoruz ki...
Olmaz, olmaz
2000 ruhu bu G.Saray’da var mı? Bu Galatasaray, Türkiye Ligi’ni ve kupasını kaldıracak mı? Bu Galatasaray mı Avrupa Ligi’nde ikinci kez şampiyon olacak?
Dün akşamki futbola bakarsak güldürmeyin. Olmaz, olamaz...
Geldiği günden bu yana Rijkaard’ın Barcelona macerasını izleyenlerdenim. Tavan yaptığı ve tabana inip kovulduğu zaman arasındaki periyodu durmaksızın inceliyorum. Kafam bulanık. Avrupa’nın sıradan liginin, sıradan takımı Dinamo karşısında alınan veya bu kalitedeki takımlar önünde alınıp zafer gibi sunulan galibiyetlerle kimse havaya girmesin. Galatasaray’ı Kadıköy’de, İnönü’de test etmek lazım.
Galatasaray Yönetimi’nin olaylara, takıma, tribüne, medyaya ve yeni projelere bakarken gösterdiği esneklik ve geniş ufuk açısı devam etmek zorunda. Çünkü bu takımın adı Galatasaray.
Gelelim dün geceki maça, ilk yarı pozisyonu olmadan gol atan tek takım Galatasaray’dı herhalde Türkiye Süper Ligi’nde. Sabri’nin heyecanını, azmini, ruhunu sahaya müthiş koyduğunu görüyor ama zekasının aynı noktaya geldiğinde Real Madrid, Milan ve Chelsea’nin futbolcusu olacağına inanıyorum. Kewell sanki bir baba. Sakin, duruşu, vuruşu hepsi tamam. Ama biraz daha hareketli olmalı. Öğrettiklerini uygulamalı.
Rijkaard’a dikkat
ZİYA Doğan, kavgacı yenilgiyi kabul etmeyen biri. İster kenarda, ister tribünde olsun bu değişmiyor. Rijkaard’a bakıyor. Ona göre plan yapıyor. Önde pres ve hızlı adamlarla Galatasaray defansının arkasına bindirmelerle geliyor. Mendoza ve Tazemeta’yı arkadan gelen derin paslarla kaleci Franco’ya yaklaştırıyor. Sahi bu Leo Franco nasıl bir kaleci? Her yenmesi gereken golü yiyen ama yenmemesi gereken golleri de yiyen bir kaleci. Bir maçı alacak, Hakan’ın Trabzon’da yaptıklarını ne zaman yapacak?
Rijkaard, Diyarbakır presinden rahatsız oldu. Orta alanda oyunu iyi kuramadı. İki şans golüyle 3 puanı aldı, gitti...
Rijkaard’a dikkat. Bu felsefe ile Hamburg’a gitmek uçakla Diyarbakır’a gitmekten daha kolay olabilir. Ama UEFA Avrupa Ligi finali için umut, Kaf Dağı’nın ardında gibi.
Paylaş