Galatasaray'ı ligin sıradan takımları arasına sokan kim?
Bu takımın futbolcuları özgüvenlerini neden yitirdiler? Ali Sami Yen'den, Olimpiyat Stadı'na geliş veya tabiat şartlarına boyun eğiş nedenler arasında olabilir mi? Teknik direktör Terim, F.Bahçe ve Beşiktaş maçlarında verdiği motivasyonu, oyun disiplinini diğer takımlar önünde ekibine neden aşılayamıyor? Terim, iki yıl içinde geride mi kaldı, yoksa başkanın ağır, dingin, sakin hali futbolculara da mı yansıdı?
İlk yarı boyunca bunları düşündüm. G.Saray'ın ağır defansı önünde, bir başka ağır Petre ile oyuna başlayıp Cihan'ı yedekler arasında tutmak bana göre yanlıştı. Eğer Tevfik Lav hesaplarında korkuya değil, güvene ve cesarete yer verseydi sahadan istediğini alıp giderdi.
Silik ve diri
Terim eğer Hasan Şaş'ı rakip ceza sahasının hemen kenarında topla buluşturamıyorsa Hasan'sız bir onbir kurmak zorunda. Sabri ve Ayhan, G.Saray kadrosunun en çabuk iki adamı ve dün gecenin en etkili iki ismiydi. Orta alandaki yük, ikisinin sırtındaydı. İlk yarı çok silik, ikinci yarı diri bir G.Saray izledik. Üç gol de net defans hatalarından kaynaklandı.
Gecenin adamı Sabri'nin bir topu direkten döndü. İkinci yarı oyuna giren Cihan, attığı gol ve oynadığı dinamik futbolla Terim'e, ‘‘bu orta saha bensiz olmaz’’ dedi. Terim, Bratu ve Petre için geleceğe yatırım yapıyor. Bence Bratu tamam ama Petre'nin şansı yok. Defans hatalarından doğan üç ve kaçırılan altı net pozisyon vardı.
Müftüoğlu'nun G.Saray lehine vermediği iki penaltı onun takdirine takılı kaldı. G.Saray ikinci yarıdaki oyunuyla takım gibi oldu. Seyircinin yürek kaldıran bu tür futbola artık sabrı yok. Ama G.Saray'ın gençliğiyle kazanma isteğiyle bir Sabri'si var. Terim, artık resmi iyi görmeli, çerçeveyi iyi belirlemeli.