BU G.Saray için bir başarıdır. Son yıllarda maç başına 2 golden az yemeyen bir takımın böyle bir zamanda almış olduğu 1 puanı alkışlamak lazım.
Dedik ya, verecek hiçbir şeyi olmayan, heyecanını da kaybetmiş Rijkaard’dan sonra teknik direktör kim olursa olsun daha iyi olacaktı ve oldu. Peki ne oldu da G.Saray birkaç gün içerisinde gece ile gündüz gibi değişti. Sadece Hagi, ruhunu, heyecanını G.Saray’ın büyüklüğünü ismini futbolcularına aşıladı. Rijkaard kalsaydı Baros’un yoklğunda Mehmet Batdal ile maça başlayacaktı. Cana’ya 4-1-4-1 formasyonunda savunma önündeki adam rolü vermeyi düşünmeyecek, “Orta sahayı kontrol ederseniz maçı kaybetmezsiniz” felsefesini de benimsemeyecekti. Rijkaard, Elano’yu Brezilya Milli Takımı’ndaki yerinde, sağ kenarda, Misimovic’i daha az yorulacağı sol çizgide oynatmayacak, Sarp dışında mükemmel pas yapan orta blokla Pino’ya ince gol pasları atmayı düşünmeyecekti. Rijkaard, bu maçın motivasyonunu veremeyecek, futbolcularına 90+3’te bile golü bulabilirsiniz demeyecekti. Ama Hagi ve Tugay bütün bunları düşündüler ve Kadıköy’den Avrupa’ya yenilmeden nasıl gelineceğini gösterdiler.
İki farklı yarı
G.Saray bundan sonra daha iyi olacaktır. İki farklı yarı izledik dün. Orta sahayı tam olarak kontrol altına alan G.Saray, Pino ile 4 net gol pozisyonu buldu. Volkan’ın Neill’in vuruşunda çıkardığı top, ilk yarının güzelliklerinden biriydi. İkinci yarı F.Bahçe özellikle Misimovic, Ayhan ve Elano’nun yorulmasıyla orta alanda biraz üstünlük sağlarken ani kontrataklarla sonuca gitmek istedi. G.Saray da F.Bahçe’nin bu atak oyununa iyi direndi, cevap verdi. Renkli ve zevkli bir karşılaşma ortaya çıktı. Sonuçta G.Saray yıllardan beri yapamadığı bir şeyi yaptı, Kadıköy’den gol yemeden ve yenilmeden ayrılmayı başardı.
BEĞENDİM G.saraylı futbolcuların Hagi ile birlikte artan motivasyonlarını...
BEĞENMEDİM F.Bahçe’nin G.Saray orta alan üstünlüğüne cevap veremeyişini...
DİKKAT Dia, Mehmet Topuz ve Niang’ın performanslarında düşüş var.